Bugün idrak ettiğimiz Bayramın adı; 23 Nisan “ULUSAL EGEMENLİK” ve Çocuk Bayramı. Sizce 2017’den beri Türkiye’de bir “ULUSAL EGEMENLİK”ten sözedebilir miyiz? İstediğiniz kadar şaşaalı tanımlamalar ve “Kutsal Çatı”, “Gazi Meclis”, “İstiklâl Harbi’ni yönetmiş kadroyu çıkaran meclis” gibi cafcaflı adlandırmalar yapın, bugün TBMM sembolik bir yapı haline dönüşmüştür. Tüm bu kutsiyet atfetmeler, meclisi göklere çıkarmalar da onun iyiden iyiye itibarsızlaştığını, işlevsizleştiğini bilenlerin zevahiri kurtarmak baabından yaptıkları yakıştırmalarından başka bir şey değildir.
Açıkçası o sözde mecliste kürsüye çıkıp bilgiç bilgiç konuşanlar, kendilerine milletvekili diyenler boş konuşuyorlar, “MIŞ GİBİ” davranıyorlar. Sarayın “yahu şu meclise bir iki teklif gönderelim de, orada boş boş oturmasınlar, iş yapıyormuş gibi görünsünler, işte yalandan komisyonlarda konuşsunlar, muhalefet yapsınlar falan, nasıl olsa kafa çoğunluğu bizde” oyununun figüranlığını yapıyorlar.
2017 referandumundan sonra geçilen ucube sistem sayesinde TBMM göstermelik bir danışma meclisi haline getirildi. Hem de cahil cühelâ insan yığınlarını özenle koruyup kollayan ve sayılarının artmasını teşvik eden emperyalistlerin uşağı hain iktidarın peşinde koşan bu ülkenin insanları tarafından. Enver Aysever’in yaptığı bir tespit var ki, altına imzamı atarım. ” Atatürk’ün kurduğu meclis iyi kötü 97. yılına kadar geldi. Çok yıprandı, çok yozlaştırıldı ama özü 1920’de kurulan meclisti yine de. Ancak 2017’den sonra artık bir saray rejimi var ve meclis sadece dostlar alışverişte görsün misali varlığını sürdürüyor. O nedenle meclisin 101. yılını kutlamak anlamsız. Çünkü bu meclis Atatürk’ün kurduğu meclis değil.”
Tarihçi yazar Sinan Meydan ise olayı tam canevinden yakalamış:

1. Meşrutiyet

“Bugünkü yönetim biçimine artık Cumhuriyet diyemeyiz. Cumhuriyet Rejimi 2017’de sonlandı. Bugünkü rejime olsa olsa 3. Meşrutiyet denebilir. İlk Meşrutiyet 1876’da kuruldu ve sarayın gölgesi her zaman meclisin üzerindeydi. 2. Meşrutiyet ise 1908’de hayata geçti ancak yine saray vardı. Zaten meşrutiyet kelime anlamı olarak “şarta bağlı, şartlı demektir”.Bugün dikkat ediniz meclis halkın iradesini tam olarak yansıtmıyor çünkü saray KHK’larla istediğini yapabiliyor. Yani bugünkü durumun daha önceki meşrutiyet yönetimlerinden hiçbir farkı yok.”

Düşünsenize 2017 yılında demokrasimizi güçlendiriyoruz palavralarıyla ülkemiz tam 142 yıl geriye döndürüldü. Bu memleketin halkı bu rezaleti onayladı. O nedenle ben yıkılmış bir cumhuriyetin mazide kalmış bir bayramını kutlamıyorum. Ya da şöyle demek gerek, eğer illâ ki kutlanmak isteniyorsa bayramın adı değiştirilmeli, zira ortada bir ULUSAL EGEMENLİK kalmadığı için adı 23 Nisan Çocuk Bayramı olmalı…
Uğur GÖRGÜLÜ
24 Nisan 2021 – Jvari (Gürcistan)