Bölüm-II

deprem-resimleri-1 Aslında, somut önerilere geçmeden önce konuyu doğrudan ilgilendiren diğer hususları da bir gözden geçirmek gerek:

Ülkemiz, topraklarının çok büyük bir çoğunluğunda her an için en az 6 büyüklüğünde bir deprem oluşma olasılığı %66 olan bir ülke ve böyle bir ülkenin depreme karşı herhangi bir acil eylem plânı, hattâ bir deprem bakanlığı bile yok. Aslında son hükümet döneminde Başbakanlığa bağlı “AFET ve ACİL DURUM YÖNETİMİ BAŞKANLIĞI (AFAD)” adı altında bir kurum hayata geçirildi; ancak Van depreminde bu kurumun bu tip bir felâkete önceden ne kadar hazırlıklı olduğu, felâket sonrası başarısı tartışılır. Depreme karşı hepimiz sanki 40 yılda bir başımıza gelecek bir olay gibi davranıyor ve öyle yaşıyoruz. Tüm yetkililer Türkiye sanki depremle ilk kez 1999 yılında karşılaşmış da ondan önce böyle bir felâketi hiç görmemiş gibi konuşuyor. Oysa son 100 yıldaki sadece ölümlü depremleri taradığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:

9 Ağustos 1912 Mürefte: Büyüklüğü 7,3 olan bu depremde 216 kişi yaşamını yitirdi, 466 kişi de yaralandı.

6 Mayıs 1930 Hakkari: Hakkari’nin sınır bölgesinde gerçekleşen bu depremde 2 bin 514 kişi öldü. Depremin büyüklüyüyse 7,2’ydi

26 Aralık 1939 Erzincan: Türkiye’nin bu yüzyılda yaşadığı en şiddetlideprem olan Erzincan depremi hâlâ hafızalarda. Kışın en şiddetli günlerinde Erzincan halkını vuran bu felakette açıklanan ölü sayısı 32 962. 7,9 büyüklüğündeki bu depremin ardından yurt çapında yas ilan edildi.

20 Aralık 1942 Niksar-Erbaa: Büyüklüğü 7,0 olan bu depremde 3 bine yakın insan ölmüş, yaklaşık 6300 kişi de yaralandı.

26 Aralık 1943 Tosya-Ladik: 2 bin 824 kişinin yaşamına mal olan bu depremin büyüklüğü 7,2 olarak ölçüldü.

Türkiye Deprem Haritası

                                          Türkiye Deprem Haritası

1 Şubat 1944 Bolu-Gerede: 7,2 büyüklüğündeki depremde 3959 kişi öldü, çok sayıda insan evsiz kaldı.

31 Mayıs 1946 Varto-Hınıs: Yazın başlangıcında yaşanan bu depremde 839 kişi yaşamını yitirdi, 349 kişi yaralandı.

19 Ağustos 1966 Varto: Varto’nun karşılaştığı bu en şiddetli depremde 2394 kişi öldü 1489 kişi yaralandı. Derinliği 26 km olan bu depremim büyüklüğü Richter ölçeğine göre 6,9’du. Varto’da bir önceki yıl yaşanan ve 4,0 büyüklüğünde olduğu hesaplanan bu depremde de 12 kişi yaşamını yitirdi.

28 Mart 1970 Gediz: Gediz’de meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki depremin ortaya koyduğu felaket tablosu: 1086 ölü, 1260 yaralı.

6 Eylül 1975 Lice: 2385 kişinin öldüğü 3339 kişinin yaralandığı depremin büyüklüğü Richter ölçeğine göre 6,9.

24 Aralık 1976 Çaldıran-Muradiye: Yaşanan en büyük depremlerden biri olan bu depremin büyüklüğü 7,2 olarak ölçüldü. Can kaybı 3840’tı. 497 kişi yaralandı, birçok kişi evsiz kaldı.

30 Kasım 1983 Erzurum-Kars: 6,8 büyüklüğündeki deprem, büyük hasara ve can kaybına yol açtı. Depremde 1155 kişi öldü, 1142 kişi yaralandı.

13 Mart 1992 Erzincan: Erzincan ile birlikte Tunceli’yi de vuran bu deprem, 6,8 büyüklüğündeydi. Depremde 653 kişi yaşamını yitirdi. Yaralı sayısıysa 3850 olarak belirlendi.

1 Kasım 1995 Dinar: 5,9 büyüklüğündeki depremde ölü sayısı 94.

27 Haziran 1998 Ceyhan: 6,3 büyüklüğündeki deprem başta Ceyhan olmak üzere bütün Adana’yı etkiledi. 84 kişinin hayatını yitirdiği depremde 310 kişi yaralandı, yüzlerce ev hasar gördü.

17 Ağustos 1999 Gölcük: 7.8 büyüklüğündeki depremde 17 bin 480 kişi hayatını kaybetti, 73 bin 342 kişi yaralandı.

12 Kasım 1999 Düzce: 7.5 büyüklüğündeki depremde 763 kişi hayatını kaybetti, 35 bin 519 kişi yaralandı.

6 Haziran 2000 Çankırı: 6.1 büyüklüğündeki Çankırı depreminde bir kişi hayatını kaybetti, bin 766 kişi yaralandı.

3 Şubat 2002 Çay-Sultandağı: 6.4 büyüklüğündeki depremde 44 kişi öldü, 622 yaralandı.

27 Ocak 2003 Pülümür: 6.2 büyüklüğündeki depremde 1 kişi hayatını kaybetti 50 kişi yaralandı.

1 Mayıs 2003 Bingöl: 6.4 büyüklüğündeki depremde 176 kişi hayatını kaybetti 6 bin kişi yaralandı.

23 Ekim 2011 Van-Erciş: 7.2 ve 5.6 büyüklüğündeki depremlerde 645 kişi öldü”

Tekrar ediyorum, yukarıdaki tablo sadece fazla hasar veren, ölümlü depremler göz önüne alınarak hazırlanmıştır. Bu depremler haricinde son yüzyılda ülkemizde daha birçok deprem meydana gelmiştir.

Türkiye deprem açısından Japonya’dan pek de farklı olmayan bir ülke olmasına rağmen sahip olduğu deprem politikaları, denetim mekanizmaları, imar mevzuatı yani kısaca “DEPREM İDRAKI” anlamında Japonya’nın 1/1000’i bile değildir.

Ana sorun, insanımızın karakterindedir. Özellikle 1980 sonrasında, bizi biz yapan manevî ve ulusal değerlerden hızla uzaklaşıp, tüm hedefleri “ne olursa olsun para kazanmak” üzerine kurulmuş çıkarcı, bencil ve rantiyeci insan sayısında müthiş bir artış gözlemlenmektedir. Ahlakî çöküşün tüm haşmetiyle boy gösterdiği bir ülkede inşaat sektörünün doğal olarak bu bozunmanın dışında kalması beklenemez. Ve ne acıdır ki Türkiye insanı için her türlü değerin önüne geçen “rant hırsı”, dillerinden “din, iman, Allah, peygamber” sözlerini düşürmeyen iktidarlar döneminde tavan yapmıştır.

23-ekim-2011-van-depremi_29973

“Bu milletin değerleri, bu milletin hassasiyetleri “ ile başlayan içi boş, eğreti cümleler sadece insanımızı gaza getirmek için sarfediliyor olduğundan beri, değerleri ve hassasiyetleri müthiş bir dönüşüm gösteren Türk insanının çoğunluğu için onurlu, şerefli, namuslu olmak, aza kanaat etmek, başkasının hakkına göz dikmemek,ülkesini, bayrağını, bağımsızlığını herşeyin üstünde tutmak gibi gerçek değerler artık bıyık altından gülümsenerek karşılanan nostaljik anılar olarak görülmektedir.

O zaman genel ahlakî çöküşün ister istemez etkilediği inşaat sektöründeki iyileşmenin sağlanması için uzun vadeli hedef; kapitalist zihniyetin zehirlediği insanımızı tekrar aslına döndürmek olmalıdır. Bunu başarabilmek tüm sorunların gerçek çözümüdür.

Bu tespitlerden sonra şimdi teknik değerlendirmelere geçebiliriz:

Devamı Bölüm-III’de

19 Kasım 2011 Antalya