3274025422_f4340f715eTakiyüddin, bizim bilim tarihimizde İstanbul’da kurmuş olduğu rasathane ile öne çıkan bir bilim insanıdır. Bu rasathane 1575 – 1580 yılları arasında 5 yıl kadar varlığını sürdürebilmiştir. Takiyüddin, astronom, matematikçi ve aynı zamanda da mühendistir. Bazı kaynaklara göre Kahire’de, bazı kaynaklara göre de Şam’da doğmuştur. (doğ. 1526)

Temel eğitimini Kahire’de alan Takiyüddin, babası Mehmet Rauf Efendi’nin görevi nedeniyle 26 yaşındayken İstanbul’a gelmiş daha sonra tekrar Kahire’ye dönerek medreselerde müderrislik yapmıştır.

15 ve 16. Yüzyıl Osmanlısında Kahire – Şam – İstanbul – Semerkand arasında bilimsel alışveriş ve bilim insanlarının dolaşımı açısından zengin bir hareketlilik yaşanmaktaydı. Takiyüddin de bu çerçevede Şam’dan Kahire’ye, Kahire’den İstanbul’a seyahat etmiştir.

1570 yılında Sadrazam Semiz Ali Paşa’nın davetiyle Takiyüddin tekrar İstanbul’a gelmiş ve Edirnekapı’da bir medresede müderrisliğe başlamıştı. Semiz Ali Paşa’nın çok kapsamlı bir kütüphanesi vardı. Takiyüddin bu kütüphaneden oldukça yararlanmıştır.

201506201701_ayşe11571’de Sultan II. Selim, Takiyüddin’i Saray Müneccimbaşılığına atadı. Müneccimbaşılar, saray erkânı ve devlet adamları için takvim hazırlayan kişilerdi, yani bugün kullanılan anlamda gelecekten haber veren falcılar değildi.

Takiyüddin yaptığı çalışmalar sonucunda Uluğ Bey’in takvimlerinin artık ihtiyaca cevap vermediğini görmüş ve yeni gözlemlerin yapılması gerektiğini tespit etmişti. Bu hususta Sultan III. Murat’a ayrıntılı bir rapor sundu. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa ve Hoca Sadettin’in de desteği ve aracılığıyla bir rasathane kurulması konusunda görevlendirildi.

Rasathanede Takiyüddin 16 kişilik bir ekiple çalışmalarını sürdürüyordu

Rasathanede Takiyüddin 16 kişilik bir ekiple çalışmalarını sürdürüyordu

1575 yılında rasathane inşaatı devam ederken Takiyüddin çalışmalarını Galata Kulesi’nden yapıyordu. İnşaat aynı yıl içinde tamamlandı ve Takiyüddin rasathanede gözlemlerine başladı.

Bu arada ek bir bilgi olarak İslâm Âlemin’deki rasathane kurulması serüvenine bir göz atalım:

Bilinen ilk rasathane 9. Yüzyılda Abbasi Halifesi Me’mun döneminde Bağdat’ta kurulmuştu. Daha sonra 13. Yüzyılda Hülâgu’nun emriyle Nasîrüddin Tûsî tarafından Marâgâ’da bir rasathane kurulduğunu görüyoruz. Son olarak da 15. Yüzyılda Uluğ Bey tarafından Semerkand’da açılan rasathaneden bahsetmek gerekir. Yani Takiyüddin’in rasathanesi daha sonraki en önemli rasathanedir.

201506201702_AYŞE2Takiyüddin, rasathanesinde birçok gözlem aleti kullanmış, bunların bir kısmını da kendisi icat etmiştir. Prof. Fuat Sezgin, kullanılan aletlerin minyatürlerdeki görünümlerinden yararlanarak üç boyutlu maketlerini yaptırmış olup bunlar İstanbul’da İslâm ve Teknoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

Tycho Brahe

Tycho Brahe

1576 yılında Danimarka’da Tycho Brahe, Kral II. Frederick’in emriyle Baltık Denizi’ndeki Ven Adası’nda Uranibourg (Gökyüzü Şatosu) ve Stejnebourg (Yıldız Şatosu) adlı iki gözlemevi kurmuştu. Tycho Brahe’nin bu rasathanelerde kullandığı aletler, Takiyüddin’in kullandığı aletlerden daha ileri seviyede idi. Böylece Batı, bu rasathanelerle İslâm rasathanesini bilimsel anlamda geçmişti. Ancak bilim adamları şunu da belirtmeden geçemiyorlar; Takiyüddin’in yaptığı ölçümler Tycho Brahe’nin ölçümlerinden daha hassas sonuçlar vermekteydi.

image001222 Ocak 1580’de Padişah III. Murat tarafından yayınlanan bir Hatt-ı Hümayun ile rasathanenin Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa tarafından yıkıldığını görüyoruz.  Bazı kaynaklarda bu yıkımın rasathanenin denizden topa tutularak gerçekleştirildiği belirtilir. Takiyüddin rasathanesinin, onca emeğinin bir gecede yıkılmasına çok üzülmüş ve kendini eve kapatmıştır. Son yıllarını zorluklar içinde geçirir ve bu büyük bilim insanı 1585 yılında 59 yaşındayken yaşama veda eder. Kabri İstanbul Beşiktaş’taki Yahya Efendi Dergâhı Haziresindedir.

Peki, Rasathane Neden Yıkılmıştı?

Astronomi ve astroloji ile ilgilenilmesi, gözyüzü cisimlerinin hareketlerinin gözlenmesi dönemin uleması tarafından bir çeşit büyücülük, falcılık, dinsizlik, Allah’a şirk (=eş) koşma, uğursuzluk olarak yaftalanmıştı. Hattâ insanları kırıp geçiren veba salgını da rasathanenin varlığına bağlanıyordu. Diğer yandan bilime önem veren Hoca Sadettin’in muhaliflerinin onu yıpratmak için padişah üzerinde dini kullanarak baskılar kurması, akla hayale gelmeyen yalanlar uydurması da rasathanenin yıktırılmasında etken olmuştu.

Uluğ Bey

Uluğ Bey

Bir rivayette Uluğ Bey’in kendi falına baktığı ve falında oğlu Abdüllatif tarafından öldürüleceğini gördüğü söylenirdi. Uluğ Bey bilindiği gibi 1449 yılında oğlu Abdüllatif tarafından öldürülmüştü. Uluğ Bey’in yaşadığı düşünülen bu korkunç olay da dönemin uleması tarafından alabildiğine kullanılmakta olup, “FALCILIK” olarak görülen rasathane gözlemlerinin benzeri bir uğursuzluğa sebep olabileceği konusunda padişah III. Murat müthiş bir baskı altına alınmıştı.

İlber Ortaylı Hoca’ya göre İstanbul’da yaşanan depremi rasathaneye bağlayan halkın saray önünde toplanıp gösteriler yapması da padişahın kararında etkin olmuştur.

Sonunda padişah Şeyh-ül İslâm’a danıştı. Devrin Şeyh-ül İslâm’ı Kadızade Ahmet Şemsettin Efendi bu konuda bir fetva yayınladı. Fetvada şu husus çok önemliydi:

“Her nerede böyle bir rasathane kurulmuşsa, orada felâketler birbirini kovalamaktadır…”

Takiyyuddinin-eserinden-bir-sayfa

Takiyüddin’in Kullandığı Âletlerden Örnekler

Durum artık padişah III.Murat’ı korkutmaya başlamış ve rasathanenin arkasında daha fazla duramayacağını sezinlemişti. Sonunda yıkılması için emri verdi!

Takiyüddin Yaşamı Boyunca Neler Yapmıştı?

  • 1578 yılında İstanbul’da 1 ay süreliğine de takip edilen kuyruklu yıldızı 1 yıl boyunca izledi
  • Ayın ve gezegenlerin hareketlerini “BUGÜNKÜ DEĞERLERE YAKIN” değerlerde ölçmeyi başardı. Elde ettiği sonuçlar Tycho Brahe’den daha iyiydi.
  • Ondalık kesirleri astronomi ve trigonometriye uyarlamıştı.
  • Matematik, astronomi, fizik, optik, tıp alanlarında olduğu gibi daha birçok alanda eserler vermişti. Kitaplarının bir kısmını Arapça, bir kısmını Türkçe, bir kısmını ise Farsça yazmıştı. Toplamda 22 yayınlanmış eseri vardır. Örneğin el-Meşâbihu’l muzhire adlı kitabında “Av Kuşları ile Bunların Terbiye ve Tedavisi”ni anlatmaktaydı. Bu kitap, o dönem bilim insanlarının ilgi alanlarının ne denli çeşitli olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.

Rasathanenin Yıktırılmasının Sonuçları

Osmanlı İmparatorluğu bu hazin olaydan sonra bilimde Avrupa’nın çok gerisinde kaldığı bir sürece girmiştir. Aslında Takiyüddin’in rasathanesinde gördüğümüz gibi, Osmanlı Devleti’nde bilime, araştırmaya devletin, yönetimin kurumsallaşmış bir desteği asla yoktur. Kararlı bir bilim siyaseti izlenmemiştir. Aksine bilim yerini, zaman geçtikçe kara bir taassuba bırakmıştır.

Tycho Brahe tarafından kurulan Uranibourg

Tycho Brahe tarafından kurulan Uranibourg

Oysa, Osmanlı rasathanesinde yapılan gözlemler ve alınan sonuçlar, daha önce de belirttiğimiz gibi, Tycho Brahe’den daha iyiydi ve eğer yıktırılmasaydı, belki Tycho Brahe yerine Takiyüddin yaptığı gözlem ve çalışmalarla Kopernik’in ünlü teorisini kanıtlayan bilim insanı olacaktı. AMA OLMADI!

Bakınız, hemen hemen aynı dönemlerde 1603 yılında ilk bilim akademisi İtalya’da kurulmuş, onu takiben 1635’de Kardinal Richelieu tarafından da Fransız bilim akademisi hayata geçirilmiştir. İngiltere’de ise biraz daha sonra 1660’da açılan Kraliyet Cemiyetinin kuruluş sebebi de aynıydı. Bu akademilerde Batı’nın yaptığı, doğa olaylarının açıklanmasıyla ilgili deneysel yöntemleri araştırmaktı.

Takiyüddin tarafından 1575’de kurulan rasathane, bir bilim akademisi olma anlamında en uygun kurumdu. Eğer padişahın ve diğer devlet adamlarının desteğini alabilseydi rasathane pekâlâ bir bilim akademisine dönüşebilirdi; HEM DE AVRUPA’DAN ÇOK DAHA ÖNCE!

Takiyüddin El Râsid

Takiyüddin El Râsid

Osmanlı’da ancak 1851 yılında kurulan Encümen-i Dâniş’i bir bilim akademisi olarak görenler olsa da bu kurum sadece edebiyat ve tarihle ilgileniyordu. Yani Avrupa’da kurulan bilim akademileri gibi doğa bilimleri ile ilgili deneyler, gözlemler yapılmıyordu, dolayısıyla klasik anlamda bir bilim akademisi sayılamazdı.

Osmanlı’da yeniden bir rasathane kurulması hususu ancak 1848 yılında gündeme gelmiş ve gerekli aletler Avrupa’dan satın alınmaya başlanmıştı. İlk modern rasathane (bugünkü Kandilli Rasathanesi) İstanbul’da 12 Temmuz 1868 tarihinde kurulmaya başlanmıştır. Yani Takiyüddin’in rasathanesinin yıkılmasından tam 288 yıl sonra!

Sonuç

Hocaların hocası Prof. Dr. Halil İnalcık’tan yapılan şu kısa alıntı aslında her şeyi açıklıyor:

“Osmanlı Devleti Yavuz Sultan Selim’in halifeliği almasından sonra özü olan Yeseviyyat’tan, Tekke kültüründen, Bektaşilikten uzaklaşıp Emevileşti. Daha sonra bilimden ilimden uzaklaştı, bağnazlaştı. Ordu bozuldu, padisahlar bozuldu. Bu dönemin başlangıcı Kanuni zamanlarına tekabül etmektedir. Her yeniliğe küllen haram diyen Emevi uzantıları yüzünden Osmanlı gelişemedi, battı ve şimdi biz her teknolojiyi dışarıdan alıyoruz. Devletlerin dini olabilir ama yönetimin dini olamaz. Olursa işte Arap ülkeleri gibi Osmanlı gibi halk ezilir; birileri sultanlar gibi yaşar.”

Prof. Dr. Halil İNALCIK

Prof. Dr. Halil İNALCIK

Değerli bilim insanı ve tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık Hoca’nın sözleri üzerine daha eklenecek pek bir şey kalmamış. Ancak şunu söylemeden de geçemeyeceğim; tarihten ders almayan halklar da aynı hazin akıbete uğramaya mahkûmdur. İşte bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin başında benzeri bir belânın olmadığını kim iddia edebilir? Türk Halkı maddi sıkıntılar içindeyken yönetimdeki “sultanların” saraylarda trilyonlar içinde yüzmesi, bu topraklarda insanların hâlâ biat kültüründen, “padişahım çok yaşa”cılıktan kurtulamadığını göstermiyor mu?

Kaynak: Doç.Dr. Bahri Ata

 

Derleyen Uğur GÖRGÜLÜ

20 Kasım 2015 – Zugdidi (Gürcistan)