Türkiye’nin gündemine şimdi de Osmanlıca düştü. Bence asıl, hükûmetin “efkâr-ı umumiyeyi” böyle “sun’i mevzularla” oyalarken perde arkasında ne gibi dolaplar çevirdiğine dikkat etmek gerek ya neyse, biz yine de şu bugünlerin konusu Osmanlıca’ya dönelim.
Aslında Osmanlıca diye bir dil yoktur. Arapça, Farsça ve Türkçe sözcüklerden oluşan ve Türkçe dilbilgisi kuralları altlığı üzerine Türkçe, Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamaların harmanlanmasıyla oluşmuş bir çorbadır. Tıpkı Kürtçe gibi.
Örneğin; araştırın, özgün bir Osmanlıca sözcük BULAMAZSINIZ. Aynen özgün bir KÜRTÇE sözcük bulamayacağınız gibi. Osmanlıca, kendilerini Türk olarak görmeyen ve Türkleri, Türklüğü her fırsatta aşağılayıp, küçümseyen devşirme saraylıların ve Osmanlı hânedânının kullandığı özenti bir lehçedir yalnızca.(Bknz:https://muhendisguncesi.com/osmanli-turk-mudur/).
Bu hareketin altında yatan gizli amaç, harf devrimini yıpratmak için, getirip Arap alfabesini okullara sokmaktır aslında. Osmanlıca lehçesini pekâlâ Latin harfleriyle de öğretebilirsiniz, Arap’ın o eciş bücüş alfabesini dayatmak da neyin nesi?
Devşirmelik ise, Osmanlılardan bizlere miras kalan bir ucubedir. Devşirme zihniyetinin olduğu yerde, soy-sop, ulus kavramı düşünülemez. Düşünülseydi zaten devşirmelik olmazdı. Yabancı kadınla evlenmeye mecbur olan Osmanlı padişahları, Hıristiyan devşirmelerden toplanan ve adına “Yeniçeri” denen Osmanlı askerlerinin yarattığı köksüzlük, bugünkü iktidara şeklini vermiş, Türkiye’yi, “kadimden gelen renksiz, şekilsiz, ümmetçi, kula kulluk etme ve biat kültürünü benimsemiş” bir toplum haline dönüşmüştür. Bunlara çoğunluğun cehaleti, din ve Allah ile kandırma unsurları ve din bezirgânlığı da eklenince, bugünkü resim ortaya çıkmıştır.
Bir diğer husus da bugünlerde çokça dillendirilen “Osmanlıcayı bir gecede yasakladılar, atalarımızın mezar taşlarını bile okuyamaz olduk. Bin yıllık kültürümüzü yok ettiler” masalı. Bu iddiada olanların ben iyi niyetli olduğunu düşünmüyorum. Böyle sözler sarf edenler, kargaşadan, kaostan nemalanmayı uman aşağılık bölücülerdir. Zira Osmanlıca o denli çetrefilli ve garip bir lehçeydi ki, halkın çok küçük bir yüzdesi ancak bu garip çorbayı okuyup anlayabiliyordu. Harf Devrimi öncesi o “ecdadımız” diye yere göğe konamayan Osmanlı döneminde erkek nüfusun %7’si okuma yazma biliyordu. Kadınlarda ise bu oran sadece binde 4’dü. Yani senin o mezar taşlarını halk zaten okuyamıyordu! Yalanın, sahtekârlığın, riyakârlığın bu kadarına da pes doğrusu…
Tıp doktoru olduğunu sandığım bir sayın hanımefendi şöyle bir tweet atmış:
“Osmanlıca’nın okullarda zorunlu ders olması gündemde ya şimdi, nerde bir Bizans Tohumu varsa belli edecek kendini yine…”
Yani buna verecek yanıt çok da isterseniz üstad Bekir Coşkun’un 8 Aralık 2014 günlü yazısından bir alıntı yapmakla yetinelim:
“Yıldırım Bayezid’in Bulgar Marya’dan doğma, Fatih Sultan Sırp Despina’dan, Kanuni Yahudi Helga’dan, Selim Rum Roksana’dan, III. Murat Yahudi Raşel’den, III. Mehmet Venedikli Bafo’dan, I.Ahmet Yunan Helen’den, IV.Murat Sırp Anastasya’dan, IV. Mehmet Rus Nadya’dan, II.Süleyman Sırp Katrin’den, II.Ahmet Polonyalı Eva’dan, II.Mustafa Rum Evemia’dan, I.Mahmut Aleksandra’dan, II.Osman Sırp Mari’den, III.Mustafa Fransız Janet’ten, I.Abdülhamit Fransız İda’dan, III.Selim Cenevizli Agnes’ten, IV.Mustafa Bulgar Sonya’dan, II.Mahmut Fransız Rivery’den, I.Abdülmecit Rus Yahudisi Suzi’den, Abdülaziz Roman Besime’den, V.Murat Fransız Vilma’dan, II.Abdülhamit Ermeni Virjin’den, Vahdettin Henriet’ten doğma…
Çorbadan her kaşık aldıkça, yerine su koyun…
Bakın ne oluyor sonunda…”
Osmanlı’yı ecdatları olarak niteleyenler, tarih cahili olduklarını bir kez daha kanıtlıyorlar bu doktor hanımın sözünde aslında. Ben Osmanlı’yı ecdadım ya da atam olarak asla kabul etmiyorum. Kabul eden onlar. Eee o zaman kim “BİZANS TOHUMU” oluyor yukarıdaki tabloya göre?
Hemen hepsi kardeş ve evlât katili, cinsî sapık, esrarkeş ve işret düşkünü Osmanlı hânedânının yüce İslâm’ın halifesi olması, İslâm’ı temsil etmesi olanaksızdır. Bu İslâm’a küfürdür. Zevk-u sefa âlemleri ve oğlancılık o devletlû sultanların çoğunun vazgeçilmezlerindendi. Alın hepsi sizin atanız, sizin ecdadınız olsun zaten!
Cumhuriyet’le birlikte gelen Harf Devrimi sâyesinde sokaktaki halkın, sıradan insanların okuma yazma oranı müthiş bir ivmeyle arttı. Bunu inkâr eden zihniyet, Kur’an terminolojisine göre “Kötülük üreten BARABBAS toplumunun” bir bireyidir ve Allah’ın tüm gazabı onun üzerine olacaktır. Yüce Allah’ın Türk kavmine bir lûtfu olan ATATÜRK’e dil uzatmak, O’nu itibarsızlaştırmaya, yalan, iftira ve gıybetle halkın gözünde küçültmeye çalışmak biliniz ki Şuara suresinde anlatılan, sapkınlığa batmış Lût Kavmi’nin akıbetine uğramanız, yani yüce Allah’ın Yunus suresi 100. ayette bahsettiği, tepesine pislik yağdırılanlardan olmanız anlamına gelmektedir. Sizin gibi ALLAH İLE ALDATANLARA DA YAKIŞAN BUDUR!!
Uğur GÖRGÜLÜ
09 Aralık 2014 – Ceyhan