images

Geçenlerde, şu sözde Türkçü geçinen partiden bir arkadaşım geleneksel sınıf toplantımızda son Cezayir gezisinden söz ediyordu.

“Yahu” dedi “Cezayir 3 asırdan fazla Osmanlı hâkimiyetinde kalmış, ama ne gariptir ki kimse tek kelime Türkçe bilmiyor!”

Güldüm:

“Sevgili dostum, senin Osmanlı Türkçe mi konuşuyordu ki, sen Cezayir halkından Türkçe konuşmasını bekliyorsun? Osmanlı değil mi, kendi öz kültürünü terk edip, sırf aramızda din birliği olduğu için Arap’ın, Acem’in kültürüne hayranlık duyan, Bedevi örfünü dinleştiren, Türk’e ait her şeyi aşağılayan, küçümseyen, Arap’ı “Kavm-i Necip” olarak yaftalarken, Türk’ü öldürülmesi gereken, kaba saba hayvanlar olarak tanımlayan, hattâ daha da ileri gidip Anadolu’da binlerce Türkmeni yalnızca Alevî oldukları için devşirme Vezir-i Azamlara öldürten?”

Tarih sahnesinde Osmanlı kadar kendi diline, kendi kültürüne, kendi örf ve adetlerine bu kadar yabancılaşmış başka bir devlet olduğunu sanmıyorum. İlginçtir, öz be öz Türk olan Kayı boyunun kurduğu Osmanlı’da 1800’lü yılların sonlarına kadar resmî belgelerde Türk sözcüğü geçmemiştir bile. Osmanlı hanedanı, ileri gelenleri, saray erkânı için Türk demek ya da Türk olmak, aşağılayıcı bir durumdur. Ve tüm bunlara rağmen Osmanlı bize, şanlı geçmişimiz, 623 yıllık “Türk” İmparatorluğu olarak anlatılır, öyle tanıtılır. Bu yalanın nedenini anlamak inanın mümkün değil.

cezayirCezayir 1516 Ridaniye Savaşı ile Osmanlı’nın kontrolüne geçmiş, 1830 yılına kadar tam 314 yıl Osmanlı himayesinde kalmış bir vilâyet, daha doğrusu bir beylerbeylik. Fransızlar 1830’da işgal ettikleri Cezayir’de sadece 132 yıl kalabilmişler, 1950’den sonrası da Cezayirlilerle savaş halinde geçmiş. Mücadele 1962’de Cezayir’in bağımsızlığını ilân etmesiyle sona ermiş.

Ancak bu kısa süre bile Fransızlara yetmiş. Üç asırdan daha fazla kaldığı ülkede Osmanlı’ya ait çok az eser olmasına karşın bugün binalarda, araçlarda, gazetelerde radyo ve TV’lerde her yerde Fransız etkisi var. 1954-1962 yılları arasında bu topraklarda yaklaşık 1.5 milyon insanı katleden Fransa, hâlâ Cezayir’in en çok mal aldığı ülkelerin başında geliyor. Evlerin çatıları, balkonları, duvarları hep çanak antenlerle dolu. Ve çanak antenler Avrupa TV’lerine, özellikle de Fransız televizyonlarına yönlendirilmiş durumda. Başkent Cezayir boydan boya sömürge dönemi binalarıyla dolu adeta. Dar sokaklar ve Fransız mimarisi şehrin karakteristik özelliklerinden diyebiliriz. Apartmanlar nedense hep beyaza boyalı başkentte ve bu yüzden de şehri ‘Beyaz Şehir’ adıyla anıyorlar.

Cezayirlilerin bugün kullandıkları Arapça bile Arapça olmaktan çıkmış ve ne acıdır ki, sömürgeci Fransızların sadece 132 yıl kaldığı ülkede bugün hemen herkes Fransızcayı biliyor ve konuşuyor.

Neden dersiniz?

Çünkü Osmanlı’nın alfabesi Acem, dili Arapça, Farsça ve Türkçeden oluşan bir garip çorba idi de ondan…

Çünkü her şeyi devşirme, taklit ve özenti olan Osmanlı, Osmanlı’ya özgü bir bağımsız kültür geliştirememiş ve bir de bu yetmezmiş gibi kendi öz kimliğine ait ne varsa hepsini dışlamıştı da o yüzden…

Durum bu olunca, anlı şanlı Osmanlı, Cezayir halkına 314 yıl boyunca hangi kültürü aşılayabilir, hangi dili öğretebilirdi ki…

 

Uğur GÖRGÜLÜ

17 Temmuz 2014 – Ceyhan