Muhteşem güzelliğiyle Brigitte Bardot

Muhteşem güzelliğiyle Brigitte Bardot

Yaşı 50’lerde olan akranlarım anımsayacaktır; gençlik yıllarımızın vazgeçilmez güzelleri vardı: Brigitte Bardot, Raquel Welch, Ursula Andress, Ingrid Bergman, Kim Novak…

O dönemde tüm erkeklerin hayallerini süslerdi onlar. Hele Brigitte Bardot… Benim için tüm zamanların en güzel kadınıydı. Roger Vadim imzalı “Ve Tanrı Kadını Yarattı” filminde nefesimi tutup izlemiştim o muhteşem güzelliği. Bugün filmin ne konusu aklımda ne de diğer oyuncuların kim oldukları; zaten hatırladığım kadarıyla hikâyesi de beş para etmezdi.

Şimdi onlar birer yaşlı kadın. Artık seks sembollükleri de, erkeklerin başını döndüren güzellikleri de çok gerilerde kaldı…

Bu durumu kabullenemeyenler, yaşlandıkça sarkan, şişmanlayan vücutlarıyla barışık olamayanlar, beyazlayan saçlarını, kırışan ciltlerini dehşetle karşılayanlar da oldu elbet; örneğin Marlyn Monroe. Çok erken yaşta ayrıldı Dünya’dan ve belleklerimizde hep o seksi gülümsemesi, sarı saçları kaldı.

Ve bu da Brigitte Bardot

Ve bu da Brigitte Bardot

Ancak intihar etme cesaretini gösteremeyenler, bu kabullenemeyişin acısını ne tezattır ki, suratlarını bir sürü estetik ameliyatla tanınmaz hale getirerek , yine kendi vücutlarından çıkarıyorlar. Ve ne hikmetse yüzleriyle, bedenleriyle sürekli oynayan bu kadınlar, bir süre sonra da birbirlerine benzemeye başlıyorlar. Çevrenize baktığınızda çok sayıda aynı tip sarı saçlı, çıkık elmacık kemikli, şiş dudaklı, botokslu ifadesiz suratları, yay gibi gerilmiş kaşları ve kapatamadıkları fal taşı iriliğindeki gözleriyle donuk donuk bakan, bu halleriyle güzel olduğu sanan ancak yaratığa dönüşmüş bir sürü hilkat garibesi görüyorsunuz.

Ursula_andress

Ursula Andress

64010_ba_d

Ursula Andress

Yaşlanmak bu dünyanın Tanrısal bir yasası. Ne yaparsak yapalım yaşlanıyoruz. Peki genç kalmak için çözüm erken yaşta ölmek mi yoksa estetik ameliyatlarla tanınmaz hale gelmek mi? Bence her ikisi de yanlış ve aslında sorulması gereken soru da bu değil. İnsanlar sürekli genç kalmak zorunda mıdır? Yaşlanmak bu kadar korkunç mudur ki genç kalmak için bu denli uğraş verilmektedir? İşte asıl sorular bunlar…

Aslında dünya yaşamının gerçek anlamını idrak etmiş kişiler için yaşlanmak hiç de korkunç bir şey olmamalıdır. Ruha verilmiş en büyük armağan ölümdür. Beden, ruhun dünya tecrübesindeki elbisesidir. Günlük yaşamımızda nasıl ki giysilerimize özen gösteririz, ütüsüne temizliğine dikkat ederiz, bedenimizi de tabi ki sağlıklı tutacağız. Çünkü o bizim dünya yaşamındaki tekâmül serüvenimiz için bir araçtır ve ona iyi bakarsak, iyi davranırsak ileri yaşlarda hastalıklarla uğraşmak yerine ruhsal gelişimimiz için çok daha fazla zaman harcayabiliriz hiç kuşkusuz.

       Muazzez İlmiye Çığ

Muazzez İlmiye Çığ

Ancak bu bakımı yaşamlarının tek gayesi haline getirenlerin, yaşlanmayı bir düşman olarak görenlerin ve yıllar geçtikçe yaşlanan organlarına savaş açanların, tekâmül mücadelesinde geride kalmaları kaçınılmazdır. Göz kamaştırıcı güzelliklerinin zamanla ellerinden kayıp gittiğini ve çevresindeki hayran kitlenin yavaş yavaş azaldığını gören birinin son bir ümitle estetik uzmanların sahte dokunuşlarından medet umması, varoluşun temel nedenlerini anlayamamış olmanın çaresizliğinden başka bir şey değildir. İnsan eliyle oluşturulmuş yapay çehrelerde mutluluğu aramak beyhude bir çabadır; zira gerçek mutluluk, bedeni makyajlamakta değil ruhu yüceltmededir.

Bugün eski muhteşem güzelliğinden eser kalmayan Brigitte Bardot, yaşlanan bedeniyle barışık kalmayı tercih etmiş ve tüm enerjisini, tüm sevgisini hayvanlara yönelterek hayatını onların haklarına adamıştır.

Türkiye’nin en saygın bilim insanlarından biri olan Muazzez İlmiye Çığ ilerlemiş yaşına rağmen hâlâ faal olarak insanları aydınlatma mücadelesini sürdürmektedir. Ne estetik cerrahi ile bir işi olmuştur ne de botoksla, silikonla. Çünkü o, mutluluğu bedeninin dış görünüşünde değil, ideallerinde, yaşamı boyunca yaptığı araştırmalarını insanlığın yararına sunmakta bulmuştur.

Macide Tanır

Macide Tanır

            Macide Tanır

Macide Tanır

Macide Tanır tiyatronun bir devi, sevenlerinin ona taktıkları ismiyle “Tiyatronun Cadısıdır”. Örnek yaşam tarzı, mütevazılığı ve engin kültür birikimiyle ömrünü, çok sevdiği tiyatroya, öğrencilerine vakfetmiş bir cumhuriyet kadınıdır o. Ve bence hâlâ gepegençtir, hâlâ elinden geldiğince, tüm gücüyle Dünya’ya güzellikler, iyilikler katma yarışındadır.

Dünya yaşamının anlamını idrak etmiş insanlar bu kadınların sarkmış, buruşmuş ciltlerini, beyazlayan saçlarını asla görmez, göremez. Zira gören gözler için onlar her daim genç, her daim çok güzeldir. Onların estetikle, silikonla uğraşmaktan çok daha önemli ve evrensel görevleri vardır. Onlar Tanrı’nın, insanlara gerçek güzellikleri gösteren yeryüzündeki elleridir.

Onları görebilenlere, gönül gözleri açık olanlara ne mutlu…

 

Uğur GÖRGÜLÜ

14 Şubat 2012 – Antalya