Ciğerimize İşlemiş Hastalık : İkiyüzlülük ve Çıkarcılık…
Türkiye’de en zor şey, doğru birşeyler üretmeye çabalamaktır. Yerleşik bir yanlışlığa karşı daha doğru olduğunu ya da halkın daha mutlu olacağını düşündüğünüz bir yeniliği devreye sokmanız yaşamınızı alt üst edebilir. Çünkü birilerinin çıkar düzenine çomak sokmuşsunuzdur! İşini bir şekilde karadüzen de olsa sürdüren halkı, yeni bir uygulama getirerek sıkıntıya sokacağınız için de zaten mutlu edemezsiniz…
Öte yandan ülkemizde genellikle yeni bir düzenleme dolaylı ya da doğrudan etkileyebileceği diğer alanlar pek de düşünülmeden öylesine bir anda sokuluverir yaşamımıza. Bunun gerçekte birkaç nedeni vardır:
- Bu tip düzenlemeleri kendi çıkarları gereği AB ya da ABD dayatmıştır. Dolayısıyla, onlara oy verenlerin değil de emperyalizmin hizmetkârı olan pek çok T.C hükümeti de bu emri sorgusuz sualsiz yerine getirmiştir.
- Bunun yanı sıra, bazı yasa ya da yönetmelikler de beraberinde çıkan ve halkın aleyhine olan diğer kanun tasarılarının kamuflaj malzemesi olarak kullanılırlar. “Torba Yasalar”la birbiriyle hiç ilgisi olmayan konularda hükümetler işlerine gelen, ancak fark edilse toplumda infial yaratacak düzenlemeleri, vitrine koydukları gözboyamaya yönelik sözde halkın menfaatleri için çıkarılmış düzenlemelerle gizlerler. Ekranlarda sabah akşam, aslında umurlarında bile olmayan kitleler için alel acele hazırlanmış yasa tasarılarının ne denli yararlı yasalar olduğunu anlatarak beyin yıkarlar. Buna en güzel örnek 12 Eylül 2011 tarihinde, bazı Anayasa maddelerinde değişikliğe gidilmesi amacıyla yapılan halkoylamasıdır.
- Bazen de bazı düzenlemeleri yapanlar gerçekten iyi niyetlidir. Ancak yeterli yasal altyapısı olmadan yapılmış bir düzenleme, çıkarı zedelenenlerin eline verdiği harika koz nedeniyle, yürürlükteki kanunlara toslar ve sağlayabileceği yararlardan toplumu mahrum bırakır. İşte Yetkin Mühendislik Yönetmeliği…
Ne yazık ki, toplumumuza kültürel ve toplumsal yaşam, insan hakları, çağdaşlık, demokrasinin yerleşiklik kazanması, sanat, spor gibi alanlarda önderlik etmesi gereken “aydın tabakasının” çok küçük bir bölümü hariç geri kalanı için taraftarı gibi göründüğü siyasal kimlik, aslında çıkarlarını korumasına, yaşadığı toplumda bir yer edinmesine ve dolayısıyla daha fazla para kazanmasına yarayan bir araçtır sadece.
Yüce dinimiz İslâm’ı maddi çıkarlarına âlet eden dinciler, sarkık bıyıkları ile sözde vatan millet için canlarını verecekmiş havası yaratan “ülkücü mafyalar”, dillerine pelesenk ettikleri cumhuriyet, laiklik, Atatürk ilkeleri gibi kavramların altına sığınıp yıllarca hiç bir şey yapmadan sadece laf üreten idare-i maslahatçılar, demokrasiyi amaçlarına ulaşana kadar binecekleri bir tramvay olarak gören sahtekâr demokratlar, dikkat ediniz, hepimiz için kutsal olan değerlerimizi sanki bu değerler sadece onların tekelindeymişçesine alabildiğine kullanırlar: İslam, Bayrak, Atatürk, Vatan, Laiklik, Demokrasi… Ve farkındaysanız hepsi Karun kadar zengindir. Çünkü bizlerin uğruna ölümü bile göze alabileceğimiz kutsal kavramların bunlar nezdinde hiçbir değeri yoktur!
Sol, sosyalist, komünist cenahta bu istismar yok denecek kadar az diye bilirdim. Sol ilkeleri düstur edinen birisi için kendi çıkarlarından önce toplumun çıkarları gelir diye düşünürdüm. Solcu birinin solculuğunu, sadece zenginleşmek, toplumda edindiği yeri korumak amacı için kullanmayacağına inanırdım. Şimdi görüyorum ki, toplumumuzu kemiren riyakârlık ve çıkarcılık kurtları son olarak solun o yıkılmaz denilen kalesini de düşürmüş!
Hükûmetlerin, hangi mühendislik dallarında ülkenin doygunluğa eriştiğine, hangi dallarda ve nerelerde ihtiyaç olduğuna dair hiçbir istatistikî çalışması olmadığı için liseleştirilmiş üniversitelerden, unvanı “Mühendis” olan genç insanlar, ellerine tutuşturulan diplomalarla habire kurtlar sofrasına salınmakta ve ASIL bu nedenle emekleri “değersizleşmektedir.”
Mevcut eğitim sistemiyle üniversitelerden Türkiye koşullarını hiç bilmeden mezun olan ve üstelik mezun olur olmaz “Mühendis” ünvanı verilen yığınla genç insanın emeği, ASIL bu bozuk yapı yüzünden sömürülmektedir.
Dünyanın ilk 500 üniversitesi sıralamasına ancak sondan girebilen birkaç üniversite haricinde eğitim düzeyi, kalitesi yerlerde olan üniversitelerimizden mezun gençlerimiz meslekleri hakkında teori dışında doğru dürüst hiçbir şey bilmedikleri için uluslararası sermaye temsilcilerinin deneyimli, bilgili, alanında uzman mühendisleri karşısında ezilmekte, kendi ülkelerinde onların astları olarak bile zorlukla iş bulduklarından dolayı aşağılanmakta, ve ASIL bu nedenle ülkemize gelen hizmet tekellerine ucuz işgücü olmaktadır.
Ulusal mühendislik gücümüzü, odaların belgelendirme çalışması değil, kendi mühendisine “bilinçli olarak” yeterli ve kaliteli eğitim vermeyen ve bu eksikliği de, onları uluslararası sermaye tekellerine ucuz işgücü olarak pazarlama nedeni sayan emperyalizmin yerli işbirlikçileri tasfiye edecektir!
Sol değerleri, salt kendi çıkarlarına halel gelebileceği korkusuyla yerli yersiz kullanmak, kimsenin itiraz edemeyeceği “sömürüye karşı olma, insan haklarını savunma, hak, adalet, eşitlik” gibi kavramların ardına sığınarak sanki kendi menfaatleri için değil de, ezilen halkın yüksek çıkarları için cansiperane mücadele ediyorlarmış gibi “devrimci, demokrat” bir imaj yaratmak da en az dincilik, ülkücü mafyacılık, laikçilik kadar tiksinç ve iğrenç bir istismardır.
Sol değerleri kalkan yapan istismarcılar, aslında mevcut bozuk düzenin mühendislerimizi sömürü çarklarına yem yaptığının bal gibi farkındadır. Onların bu itirazlarının altında yatan asıl neden değirmenlerini döndürdükleri bu çarpık ve hatalı yapının, daha düzgün çalışan yeni bir sisteme dönüştürülmesiyle yitirecekleri mevziler ve kazançlarıdır. Tutucu kafa yapısı için, ıslahat yani yenilik her zaman kendisine kuşkuyla bakılan, korkulan bu nedenle de istenmeyen bir şeydir.
Tekrar Yetkin Mühendisliğe Dönelim
Solcu geçinen istismarcıları bir kenara bırakalım, zira konumuz bu değil…
Yetkin Mühendislik kavramının gerçekten yarar sağlayabilmesi ve ülkemizde yerleşiklik kazanması için ABD ve İngiltere’deki uygulamalara da kısaca bir göz atmakta yarar var.
Bölüm başında belirttiğimiz gibi Dünya’nın çoğu gelişmiş ülkesinde, üniversiteden yeni mezun bir inşaat mühendisi projelendirme ve hesaplamalara imza atma yetkisine sahip değildir. Onun böyle bir yetkiyi haiz olabilmesi için mezuniyetini müteakip birkaç aşamadan daha geçmesi gerekmektedir. Örneğin ABD’de yetkin mühendislik kavramı “Professional Engineer”, İngiltere’de “Chartered Engineer” adıyla yıllardır başarıyla uygulanmaktadır.
ABD’deki Professional Engineer (P.E) Kavramı:
İlk ve en önemli şart Türkiye’deki gibi 4 yıllık örgün bir üniversite eğitim programından mezun olmaktır. Ancak ABD’de üniversitelerin akreditasyon almış olma koşulu vardır ve bu akreditasyon da “Accreditation Board for Engineering and Technology (A.B.E.T)” adlı kurum tarafından verilmektedir.
Takibeden aşama, mühendislik öğrencilerinin genelde son sınıftayken girdikleri “Fundementals of Engineering (F.E)” sınavıdır. Eyaletten eyalete değişiklikler göstermekle birlikte bu sınavda başarılı olan öğrenciler “Engineer in Training (E.I.T) – Henüz Eğitim Aşamasında Olan Mühendis” veya “Engineer Intern (E.I) – Stajyer Mühendis” unvanlarından birisini alarak P.E aşamasına geçebilmenin en önemli adımını atmış olurlar.
Sonrası meşakkatli bir süreçtir. Eğer yeni mezun ve F.E sınavını geçmiş genç stajyer inşaat mühendisimiz P.E unvanını hedeflemişse, ortalama 4 yıl kadar çalışarak hangi alanda uzman olmak istiyorsa o alanda deneyim sahibi olmak zorundadır. Hattâ bazı eyaletlerde iş tecrübesinin bir P.E denetiminde elde edilmesi mecburidir.
Genç stajyer inşaat mühendisinin seçtiği uzmanlık dalında artık yeterince tecrübe sahibi olduğunu ispatlamak için geçmek zorunda olduğu son aşama “Principles of Engineering (P.E)” sınavıdır. Bu sınav da iki aşamalıdır:
- Genel sınav (Breadth Exam)
- Uzmanlık sınavı (Depth Exam)
Bu aşamaları da başarıyla atlatan adayımız artık P.E unvanını hak etmiş demektir.
İngiltere’deki Chartered Engineer (CEng) Kavramı
İngiltere’de de bazı farklılıklar olmasına rağmen ABD’deki aşamalara yakın bir uygulama vardır. Burada da öğrenci “Engineering Council United Kingdom (ECUK)” tarafından akredite edilmiş 4 yıllık bir üniversiteden mezun olarak ilk aşamayı tamamlar.
İkinci aşamada CEng adayı, iş deneyimi elde etmek için en az 4 yıllık bir çalışma dönemine gereksinim duymaktadır. Uygulamada ilk iki yıl yeni mezun/stajyer pozisyonunda geçirilir, geri kalan iki yılda kendisine daha fazla sorumluluk verilir. Tercih edilen durum, son iki yıllık dönemin tecrübeli bir CEng gözetiminde olmasıdır.
Son aşamada yukarıdaki koşulları sağlayan mühendisler, ECUK’a bağlı olan ve meslek dallarında CEng. unvanı veren kuruma başvururlar. Kurumun atadığı iki mühendis, aday mühendisin uzmanlık alanı ile ilgili meslekî incelemelerde bulunur. Adaydan istenen, 4 yıllık iş tecrübesini özetleyen ve işverenleri tarafından imzalanmış olan raporu, bir sözlü sunum ile açıklamasıdır. Burada amaç, CEng adayının rapor yazma ve bir konu hakkında tezini savunma yetisinin ölçülmesidir.
Sözlü sunum sonrasında aday, iş tecrübesiyle ilgili bir alanda, incelemeyi yapan mühendislerin hazırladığı yazılı sınava alınır. Bu sınavın amacı, adayın dış yardım olmaksızın düşüncelerini mantıklı ve anlaşılabilir bir şekilde sunup sunamadığını anlamaktır. Aday, tüm bu sınavlarda başarılı olduğu taktirde CEng. unvanı almaya hak kazanır.
Devamı Bölüm III’de