tmmob_eylemGelelim Türkiye’deki uygulamaya

 

Aslında “Devrimci, Demokrat” mühendis ve mimarlarımız Oda’nın hazırladığı “Yetkin Mühendislik” Yönetmeliğini, yürürlükte olan yasalar çerçevesinde iptal ettirmekte yerden göğe haklılar, zira böyle bir yenilik için mer’i mevzuat uygun değil!

Aklınıza gelen soruyu ben sorayım: O halde bu yönetmeliği iptal ettirenlere neden bir araba laf ettiniz?

Dikkat ederseniz yazının en başında “Haksız taraf yok, herkes haklı” demiştim. Yetkin Mühendislik Yasası Türkiye’de artık uygulamada olması gereken elzem bir yasa, ancak Oda’nın yöntemi hatalı ve eksik. Yine de bu kadarı bile en azından birşeyler hakkında tartışma başlatması anlamında önemli bir başlangıç bence…

Solun, daha doğrusu sol değerleri kullananların yapacakları her harekette, atacakları her adımda diğerlerine nazaran çok daha dikkatli olmaları, çok daha etraflı düşünerek, her olasılığı göz önüne alarak bir eylemde bulunmaları gerekir. Kapitalist düzenin nimetlerinden yararlanırken solculuk yapmaya çalışmak, tekerine çomak sokuluncaya kadardır. Yani; işi siyasete bulaştırmadan objektif bir şekilde, şu anki mevcut yasalara göre böyle bir yönetmeliğin devreye sokulmasının yanlış olacağının vurgulanması yerine, bir sürü sol söylemle göz boyamaya çalışmak, olayı “ezilenlerin hakkını koruyan fedakâr solcular” zeminine oturtmak sahtekârlığın dik âlâsıdır ve böyle bir ikiyüzlülük solun hiçbir değeri ile bağdaşamaz! Benim için kabul edilemez olan budur, işin yasal boyutu değil!

Türkiye Koşulları Göz Önüne Alındığında İdeal Bir Düzenleme Nasıl Olmalı?

İMO tarafından ortaya atıldığı gün yasal dayanağı olmadığı için ölü doğan Yetkin Mühendislik uygulamasını bir kenara bırakırsak, ülkemizde ABD ya da İngiltere’de uygulanan sistem benzeri bir uygulama yoktur ve mevcut yasa ve yönetmeliklerimiz de buna cevaz vermez.Türkiye’de 4 yıllık eğitim sonunda mezun olan öğrencilere hemen “Mühendis” unvanı verilerek piyasaya salınmaktadır. Bunun ne denli sakıncalı ve yanlış olduğunu uzun uzadıya anlattım. O halde yapılması gerekenleri de bir mühendis gözüyle tartışmaya sunalım:

İlk adım mühendislerin örgütlü gücü olan TMMOB’un bu kavramı hükûmet nezdine taşımasıyla atılmalıdır. Öncelikle mühendislerin, ABD’deki veya İngiltere’deki gibi seçtikleri bir dalda “Yetkin Mühendis” olma hakkının yasal altyapısı hazırlanmalıdır. Bu amaçla da TMMOB bünyesindeki Odalar, mühendis birlikleri, bireysel olarak tüm mühendisler, konuyu gündemde tutarak, televizyonlarda tartışarak hükûmet üzerinde baskı unsuru oluşturabilirler. Gerçi,  Dünya ülkeleri yatırımcılarını “Ülkemizde işgücü ucuz, gelin yatırım yapın” gibi pragmatist bir yaklaşımla Türkiye’ye çağıran mevcut hükûmetlerden, mühendislik gücümüzün teknik seviyesini yükseltecek, dolayısıyla daha pahalı hale getirecek “halkın lehine” bir hareket beklemek de ne denli mümkün olur, tartışılır tabi…

6de07777cfb10eb37b7b48ae5bcff5dc

Böyle bir yasal düzenleme diğer yan etkenler dikkate alınmadan yapılırsa aslında hiçbir sorunu çözmez, aksine Yetkin Mühendislik Yönetmeliği gibi sorunları daha da ağırlaştırır. Çünkü devreye başka parametreler de girmektedir. Örneğin birkaç kez vurguladığım “mevcut mühendis stoğunun belirlenerek, hangi dallarda artık bir süre mezun verilmemesi gerektiği, hangi dallarda açık olduğu” hususu, hassas bir şekilde belirlenmeli, her yıl güncellenebilirliği ve sürdürülebilirliği sağlanmalıdır. Bu konuda üniversitelerimiz ve meslek odalarıyla sıkı bir işbirliği şarttır.

Ülkemizde de A.B.E.T ve ECUK benzeri bir kuruluş 2002 yılından beri faaliyet göstermektedir: “Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği MÜDEK”.

MÜDEK’in, idari personel dışında kalan tüm yapılanması gönüllülük esasına göre çalışmaktadır ve üniversitelerin mühendislik eğitimi kalitesini yükseltmek amacıyla faaliyet göstermektedir. 1 Temmuz 2013 tarihi itibariyle MÜDEK 32 üniversitenin 15 inşaat mühendisliği lisans programına akreditasyon vermiştir. Yetkin Mühendislik hakkındaki yasal düzenlemede MÜDEK’in de statüsü belirlenmeli ve dernek konumundan çıkarılarak, mühendislik fakültelerinin eğitim programlarını akredite eden tek yasal kurum haline dönüştürülmesi için gerekli kanuni dayanak eşzamanlı olarak  hazırlanmalıdır.

akretide

Türkiye şartlarında başlarda akreditasyon şartı aranmaksızın 4 yıllık mühendislik eğitimini tamamlayan öğrencilerin önünde 2 seçenek olmalıdır:

  • Ya, diplomalarını alıp, “Pratisyen Hekim” benzeri bir unvanla mühendislik yaşantılarına başlamaları,
  • Ya da girecekleri bir “Genel Mühendislik Sınavı” ile bir dalda uzmanlaşabilmelerinin yolunu açmaları.

Hemen belirtmekte yarar var ki, “Pratisyen Mühendisler”in projelere, hesaplamalara imza atma yetkisi olmamalıdır. Bu durum da onların kısıtlı alanlarda mühendislik yapabilecekleri anlamına gelecektir. Ancak pratisyen mühendisler için F.E sınavına girerek bir dalda uzmanlaşabilmelerinin önü her zaman açık olmalıdır.

Diğer yandan MÜDEK üniversitelerin mühendislik programlarının akredite edilebilme şartlarını açıklayarak fakültelere, onların bu şartlara göre kendilerini geliştirebilmeleri, açıklarını kapatabilmeleri için  belli bir süre vermelidir. Bu süre sonunda artık yalnızca akredite olmuş bir üniversitenin mühendislik programını başarıyla tamamlamış öğrenciler Yetkin Mühendislik serüvenine atılabilmelidirler.

Uzmanlaşacağı dalı seçen genç inşaat mühendisi son sınıftayken ABD’deki F.E sınavı benzeri bir sınava girecek ve başarılı olduğu taktirde “Stajyer İnşaat Mühendisi” unvanını alacaktır. Bundan sonraki en az 4 yıllık çalışma şartı, Türkiye’deki işsizlik sorunu göz önüne alındığında bana göre tıp doktorlarının “Zorunlu Şark Hizmeti” benzeri bir uygulamayla çözülebilir.

İnşaat ve danışmanlık firmalarında, devlet dairelerinde belirli bir yüzdeyle kontenjan ayrılması zorunlu olmalı bu husus da ayrıca bir yönetmelik çıkarılarak yasal zemine kavuşturulmalıdır. Yeterli sayıda yetkin mühendisimiz olduktan sonra yetkin mühendis adayı stajyer inşaat mühendisimiz 4 yıllık sürenin son 2 yılını bir yetkin mühendis gözetiminde çalışarak da tamamlayabilir.

4 yılın sonunda (bu süre 5 yıl da olabilir) yeterli deneyim elde ettiğine kani olan stajyer mühendisimiz İngiltere örneğinde olduğu gibi MÜDEK bünyesinde oluşturulacak (Başka türlü de olabilir, bağımsız bir kurum da ihdas edilebilir) ve mühendislere Yetkin Mühendis (YM) ünvanı veren bir kuruma başvuracaktır. Bu kurumun hazırladığı yazılı ve sözlü sınavları geçen stajyer mühendislerimiz artık seçtikleri dalda YM olmaya hak kazanmışlar demektir. Benim kişisel kanım, bu 4 yıllık süre içinde mühendislerimizin belli bir konu üzerinde düşüncelerini yazılı olarak açık ve anlaşılabilir bir dille ifade edebilme güçlerinin de geliştirilmesi yönünde çaba sarfetmeleridir. Yazılı sınavın bir bölümü bu bahsettiğim raporlamaya ayrılmalıdır.

Eğitimin Kalitesini Arttırma Anlamında Yapılacakları Özetlemek Gerekirse:

  • Türkiye’nin dört bir yanına,  yeterli sayıda ve kalitede öğretim görevlisi olmayan,  donanımı eksik bir sürü üniversite açmak yerine, mühendislik eğitimi veren mevcut fakültelerde eğitimin standardı yükseltilmeli, kalitesi arttırılmalı, Dünya’nın sahip olduğu teknolojik seviyeyi takip edebilirliliği ve uyumu mutlaka sağlanmalıdır. Bu amaçla öncelikle, eğitim veren öğretim görevlilerinin kalitesi arttırılmalıdır. Bir hükûmet politikası olarak, üniversitelerimiz Avrupa ve Amerika’daki üniversitelerle karşılıklı eleman değişimi programları hazırlayabilir. Öğretim görevlilerimiz kalitesini kanıtlamış ülkelerde bilgilerini ve deneyimlerini arttırırken, ülkemiz üniversitelerinde de yabancı hocalar ders verebilir.
  • Ancak Türkiye’deki özel şartlar da göz önünde tutularak mühendislik eğitimi programlarına örneğin “Şantiye Yönetimi” gibi dersler de alınmalı, öğrencilerin staj yapmaları çok ciddi bir uygulamaya dönüştürülmelidir.
  • Akreditasyon veren MÜDEK veya benzeri kurumların siyasetten bağımsız özerk kurumlar olmasına dikkat edilmelidir.
  • Üniversitelerimizde meslekî yabancı dil – özellikle İngilizce – zorunlu olmalı ve formalite gereği verilen bir ders statüsünden çıkarılarak ciddiye alınmalıdır.
  • Meslek hayatlarında başarılı olmuş firma sahipleri, yönetici mühendisler üniversitelerde belirli bir saat öğrencilere pratik dersler vermelidir.

YM ya da Benzeri Uygulamaların Getirilerini Özetlemek Gerekirse:

  • Türk mühendisinin bilgi seviyesinin artması, teknik kapasitesinin Avrupalı, Amerikalı meslektaşları düzeyine gelmesi, patron erkil yapılanmada ısrarcı ve hâlâ karadüzen iş yapan inşaat firmaların, “yapsatçı laz mutayıt”ların kendilerine çeki düzen vermeleri konusunda zorlayıcı bir unsur olacaktır.
  • YM uygulamasıyla Avrupalı, Amerikalı meslektaşları karşısında ezilen, aşağılanan, ucuz işgücü haline getirilen Türk teknik adamı da hak ettiği saygınlığa kavuşacaktır.

Solcu geçinenlerden beklentim işte buydu: Mevcut mevzuata ters düşen bir uygulamayı iptal ettirirken doğrusunun nasıl olması gerektiği hakkında da çözüm yolları sunmaları, kendi çıkarlarına ters düştüğü için doğru mu yanlış mı sorgulaması yapmadan yürürlükteki yasal mevzuatın arkasına sığınmaları değil!

Sonuç olarak; elbette ki daha iyiyi hedefleyen yeni bir uygulama ne kadar da etraflıca düşünülürse düşünülsün bir takım aksaklıkları, ilk başta akla gelmeyen bir takım sıkıntıları da beraberinde getirecektir. Bu noktada yapılacak olan, iyi niyetle bu sorunları irdelemek ve genel işleyişi bozmadan iyileştirici önlemleri ivedilikle almaktır. Çıkarları bozulanların ilk aksaklıkta ortaya çıkan sorunları bahane ederek, olduğundan çok daha fazla abartarak hemen menfi propoganda yapmaları da çok dikkate alınmamalıdır.

Son

Uğur GÖRGÜLÜ

10 Haziran 2014 – Ceyhan