Türkiye’nin şu an karşı karşıya olduğu en büyük sorunu ne biliyor musunuz?
-Pahalılık, ekonomik zorluklar?
-Yönetimin otokratlaşması?
-Satın alınmış medya?
-Hukuksuzluklar?
-CHP’nin itibarsızlaştırılması
-Yolsuzlukların alıp başını gitmesi?
-Dış politikadaki başarısızlıklar?
-Eğitim sisteminin dincileştirilmesi?

Bu liste uzar gider böyle. Ama bilemediniz, şu an Türkiye’nin en büyük sorunu Osimhen Galatasaray’da kalacak mı, yoksa 45 milyon euro maaşı kabul edip Suudi Arabistan’a mı gidecek?

Aldığı asgarî ücretle ay sonunu getiremeyen bir sürü beyin özürlü şimdi kahvehanelerde bunu tartışıyor. Sosyal medyada Manisa Büyükşehir Belediye Başkanının vefatı üzerine açılan sayfalara kerhen 3-5 yorum yapılırken, ya da içeride çürütülen gencecik çocuklarımız, Belediye Başkanlarımız, özellikle Ekrem İmamoğlu, bürokratlar, çalışanlar için laf olsun diye 5-10 kem küm edilirken, bir bakın Osimhen lafının geçtiği sitelere, oofffff Tanrım, herkes futbol profesörü. Kiminde 500 kiminde binlere varan yorum…

Ayağında donu olmayan, açlıktan nefesi kokan bir sürü ebleh Osimhen adına karar veriyor:
– Abi adam bizi çok seviyor, kalacak inşallah
– Giderse gitsin
– Biz en büyüğüz, bizde kalmayacak da araplara mı gidecek,
– Adam Galatasaray’ı düşünüyor, bonservis bedeli düşsün diye bekliyor…
– Parayı tercih etmeyecek görürsünüz, burada kalacak…

Ulan sen o paranın milyonda biri için yüz takla atarsın da neyse, işte zenginin malı züğürdün çenesi hesabı. Ama konu ahkâm kesmek olunca atıyor, tutuyor, rahatlıyor gariban. Âdeta kendisini patron konumunda görüyor. Taraftar ya…

Sonra biniyor belediye otobüsüne, sıkış tepiş, ter, ayak, bok kokuları içinde kirasını ödemekte zorlandığı evine gidiyor.

Yahu adam kulüp arabasının şoförüne 1000 usd bahşiş vermiş, senin 2 aylık maaşın. Allahın geri zekâlıları, SANA NE LAN, SANA NE! Adam ister kalır ister gider, derdi seni mi gerdi!

Geçenlerde TRTSpor kanalını açmıştım, voleybol maçlarını izlemek için. Galatasaray Leroy SANE transferini bitirmiş ve futbolcu İstanbul’a gelmek üzere yola çıkmış. Havaalanı hınca hınç taraftar dolu… Saatlerdir Leroy SANE’yi bekliyorlarmış… Bir yandan da tezahüratın dibine vuruyorlar, sanırsın Galatasaray Dünya Şampiyonu oldu…

Güleyim mi ağlıyayım mı, yoksa derin düşüncelere dalıp üzüleyim mi bilemiyorum. Niye benim halkım böyle umursamaz, aymaz, futbol ve din deyince kendini kaybediyor anlamakta zorluk çekiyorum…

Bilmem ne işçileri “Geçinemiyoruz ücretimize zam istiyoruz” diye grevde, gidip onların eylemlerini desteklesenize!

Hiç olur mu öyle şey! Her koyun kendi bacağından asılır ya. Onlar sadece maçlarda bağırır çağırır deşarj olurlar. Kimin umurunda işçiler, emekliler, çiftçiler yani ezilen halk kitleleri, aslında onlardan biri oldukları halde…

Bir şey diyeyim mi; bizde bu vurdumduymazlık, umursamazlık, bu boşvermişlik olduğu sürece burnumuz boktan kurtulmaz. Ve bu iktidar bunu bildiği için bu kadar pervasız, bu kadar cüretkâr. İstediğini yapıyor. Çünkü halkta yeterli tepki yok!

CHP ise miting yapıyor sadece. Atıyor, tutuyor, işkembeden sallıyor, “Savaş ilan ederiz, halkı sokağa dökeriz bak kafamızın tasını attırmayın” diye geğiriyor Özgür ÖZEL; adam ertesi gün 2-3 belediye başkanını daha tutukluyor, dalga geçer gibi iyi mi… Ya da yeni bir soruşturma başlatıyor. Güler misin ağlar mısın…

Çoğu yazımı bu cümle ile bitiririm, sanırım yine en uygunu bu olur:

Biz başımıza gelen her türlü melâneti sonuna kadar hakediyoruz kardeşim! Kimse sızlanmasın, kendi düşen ağlamaz, işte o kadar!

 

Uğur GÖRGÜLÜ
03 Temmuz 2025 – Khashuri-Gürcistan