Bu aralar bir reklâm var tv ekranlarında, hemen her kanalda en az 5 kez gösteriliyor. Hani şu 3in1 kahveler gibi bir araya gelen firmaların hızına hız kattığı internetin reklâmı. Daha doğrusu birçok reklâm var aynı konuda. Ne de olsa iktidara yakınlar, paraları çok. Bir sürü reklâm filmi çekmişler. İşte onlardan birinden bahsediyorum.
Kadın müstehzi bir yüz ifadesiyle kapıdan soruyor rakip kurum yetkilisine:
“Falanca firma haftada 2 gün bedava internet veriyor, siz ne veriyorsunuz?”
********************************
Yakınlarda dünya değiştiren “Ombudsman” unvanlı eski bir cumhurbaşkanımızın, bir zamanlar seçim mitinglerindeki sloganı şöyleydi:
“Onlar ne veriyorsa ben 5000 fazlasını veririm.”
Dinleyicilerde alkış tufan…
*********************************
2007 genel seçimlerinde CHP için Antalya’da çalışıyordum. Akşamları ilçe binasında toplanır günü değerlendirirdik. Hemen her gün merkezden uzak köylere giden arkadaşlarımız morali bozuk dönerdi. Nedeni aşağı yukarı hep aynıydı:
“Gittiğimiz köylerde halk bizim programımızla, projelerimizle hiç ilgilenmiyor. Tamam, hepsi güzel de siz ne getirdiniz, bak filânca parti bize torba torba erzak dağıttı. Eğer onları seçersek bu yardımların devam edeceğini söyledi. Biz onlara oy vereceğiz.”
***********************************
Hangi yerel seçimdi şimdi tam anımsamıyorum; yine CHP için çalışıyorum. Anketlere göre ilçede iktidar partisiyle başa baş gidiyoruz. Bir ara, parti binasında günü değerlendirirken, gece gündüz cansiperane çalışan genç idealist arkadaşların isyan ettiğini duydum:
“Bu kadarı da olmaz abi ya! Adam ayakkabı teki dağıtıyor. Eğer seçilirsem diğer teklerini de seçimden sonra vereceğim diyor. Bir de resmen adam satın alıyor. Verdiği oyun resmini çekip gösterene anında 200TL vereceğini söylüyor. Biz bunlarla nasıl başa çıkacağız abi ya!”
**************************************
O zamanlar bunlara çok kızıyordum. Şimdi umursamıyorum bile. Çünkü mensubu olduğum milletin ciğerini, tıynetini, fıtratını artık iyice öğrendim ve bu tutumları beni şaşırtmıyor.
Hemen söyleyeyim iktidar partisi tahminlerin çok üzerinde adam satın aldı ve CHP o ilçede seçimi kaybetti. 2007 genel seçimlerinin sonucunu da biliyorsunuz.
Son yıllarda hiçbir parti için çalışmıyorum; çünkü biliyorum ki iktidardaki partinin demokratik seçimlerle yenilmesi, iktidardan düşürülmesi neredeyse olanaksız.
“Kardeşim siz de daha çok çalışın, farklı projeler üretin, insanların dertlerine çareler bulun” dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Hâlâ farkında değilsiniz değil mi? Hâlâ konunun bir “Proje Yarışı” olduğunu düşünüyorsunuz öyle mi? Demek hâlâ yapılan seçimlerin 1970’li 80’li 90’lı yıllardaki seçimler gibi demokratik, dürüst, normal olduğunu, eğer yeteri kadar oy alamazsa iktidar partisinin düşeceğini sanıyorsunuz ha…
Yanılıyorsunuz. Seçimlerden çok önce kimin başa geçeceğinin zaten belli olduğu bir soytarılıkta, demokrasicilik oyununun aciz bir figüranı olmaktan başka bir şey değil şimdiki seçimlerde oy kullanmak…
7 Haziran 2015 seçimlerini ve sonrasını şöyle bir göz önüne getirin, ne demek istediğimi anlarsınız…
Türkiye’de insan profilinin ahlâk düzeyi bugün 1940’lı yıllardaki düzeyin çok çok altına inmiş durumda.
Türkiye’de en revaçta olan özellik eskiden “tahsilli olmaktı”, şimdilerdeyse “din pazarlaması”…
Kim kaç rekât namaz kılmışsa o oranda ihale alıyor. Camiye abonelik ve kafayı sıkmabaşa dönüştürme rahat bir hayat sürmenin en garantili yolu…
Bir de dilencilik…
“Sen bize ne veriyorsun” şımarıklığı ile elindeki oy gücünü satılığa çıkarmak…
Kim fazla veriyorsa onun uşaklığını yapmak…
İşte bizim milletin ciğeri bu…
Size mertçe, açıkça bir şey söyleyeyim mi;
Kurucu irade, bu ülke insanını “tebaa” olmaktan “birey” olmaya yükseltti ya, aslında yanlıştı bu yapılan!
Kadınına, daha Avrupa’da bile yokken seçme ve seçilme hakkı verdi ya, büyük hata yaptı!
Uygar ve çağdaş ülkeler düzeyine yükseltmek için bir dizi devrim gerçekleştirdi ya halt etti!
Neden mi?
Çünkü bu topraklarda yaşayan insan topluluğu kendisine lütfedilen ATATÜRK gibi bir dehaya, o yaşarken bile ihanet içindeydi.
Çünkü asla bir ULUS olmayı başaramamış bu güruh, sözde %99.5 oranda MÜSLÜMAN geçiniyor ama, o ait oldukları dinin kutsal kitabı “Ey iman edenler! Bizi (çobanın hayvanları güttüğü gibi) yönet demeyin, (yanlışlarımız ve hatalarımız var mı) bizi kontrol et deyin. (Peygamberin çağrısına) Kulak verin. İnkâr edenler için acıklı bir azap var. (Bakara 104)” diye emrederken 600 yıl boyunca Osmanlı’nın kendisini “Anadolu Reayası” olarak görmesine hiç aldırmamıştı. (Reaya; raiyye, yani hayvan sürüsünün çoğuludur.) Tam tersine, Cumhuriyetin ona bahşettiği BİREY olma, ULUS olma hakkını da hiçbir zaman benimseyemedi. HAYVAN SÜRÜSÜ YA DA, PADİŞAH TEBAASI OLMAK DAHA HOŞUNA GİTTİ!
ÇÜNKÜ ANADOLU REAYASI EZİYET ÇEKMEDEN KUCAĞINDA HAZIRLOP BULDUĞU HAKLARIN NE KADAR DEĞERLİ OLDUĞUNU ANLAYAMADI ve BU NEDENLE ONLARA HİÇBİR ZAMAN LÂYIK OLAMADI!
ÇÜNKÜ BU ÜLKE, O YÜCE İNSANI, ATATÜRK’Ü HİÇ Mİ HİÇ HAK ETMEDİ!
TÜRKİYE HALKI, ATATÜRK’E İHANETİNİN ve NANKÖRLÜĞÜNÜN FATURASINI YILLARDIR ÇEKTİĞİ AZAPLARLA ÖDEMEKTEDİR. VE DAHA DA BİTMEMİŞTİR BU CEZA FATURASI. ZİRA ONURSUZ, HAYSİYETSİZ, ŞEREFSİZ BİR ŞEKİLDE SADAKAYA, DİLENCİLİĞE, ÇALIŞMADAN BEDAVADAN YAŞAMAYA ALIŞTIRILMIŞ BİR HAYVAN SÜRÜSÜ OLMAYI YEĞLEYEN BU KURU İNSAN KALABALIĞINA ALLAH’IN GAZABI GÜN GEÇTİKÇE ARTMAKTADIR.
ALLAH, BÖYLE BİR TOPLUMUN BELÂSINI VERMEYECEK DE KİMİN BELÂSINI VERECEK?
Son söz:
21.11.2015 tarihinde Almanya’nın Münih kentinde Atatürkçü Düşünce Derneğinin düzenlediği bir panelde konuşan Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK bir soru üzerine altına imzamı atacağım şu tespiti yapmıştı:
-Sayın Öztürk, ATATÜRK’ün de hatası var mıydı?
-Olmaz mı? Tarih yaratmış adamın hatası olmaz mı? Peygamberin bile var. ATATÜRK’ün en büyük hatası neydi biliyor musunuz? BU MİLLETİ ADAM SANMIŞTI!
Uğur GÖRGÜLÜ
21 Şubat 2016 – Zugdidi (Gürcistan)
Turk milletinin ve siyasetcilerinin cogu Ataturk’e karsi gelmese bile gerek sosyal yasam, gerek egitim, gerek is dunyasi, gerek mesleki prensipler ve modern sistemlerin geregi olan yuksek sorumluluk duygusunu gelistirecek sekilde onun tavsiyelerine inanmayip sadece savas kahramani olarak gorduler. Buna ilave olarak bagimsiz anlamiyla hayata bakis acilarinin eski sistemde oldugu gibi kalmasi ve gene eski sisteme ait fena huylarin bir kismini da tarihe gomemeleri sonucu en sonunda cok nankor bir sekilde tum dunyayi ayaklara kaldirmis buyuk insan M.Kemal’in sistemini bozma asamasina geldiler. Rahmetli din buyugu Yasar Nuri Ozkturk’un bu analizi bence cok dogru ve yerindedir.