332212-horz1 (1)Tarih biliminin temel disiplinlerinden zerre kadar nasibini almamış, tek amacı Cumhuriyeti, Atatürk’ü ve İnönü’yü kötülemek olan cahillerin sıkışınca gündemi değiştirmek için en çok başvurdukları yalan, tek parti döneminde halkın ekmeğe muhtaç olduğu, insanların yiyecek ekmek bulamazken zorla şapka giydirildiği yalanıdır. Diğer yalanlarında olduğu gibi yine sıfır bilgi, sıfır mantık, sıfır dürüstlük… Mesele sadece Cumhuriyeti kötülemek başka bir şey değil…

Tarih hakkında yorum yapıyorsanız bilmeniz gereken en temel kural olayların ve kişilerin yaşadıkları döneme göre değerlendirilmesi gerektiği kuralıdır. Bu kural olmadan olmaz. Misal milliyetçiliğin “M” sinin bile olmadığı 15. yüzyılda padişahlar neden Türkçü değildi diye soramazsınız. Bu soru kendinizi komik duruma düşürmekten başka işe yaramaz.

Cumhuriyetin kuruluşu ve ilk yıllarında yapılan icraatları değerlendirirken de bugünün durum ve koşullarına göre değerlendirirseniz gerçeklere ulaşmanız mümkün değildir. 1. Dünya savaşı ve ardından Kurtuluş Savaşı’nda yaşanılan sıkıntıları bilmeden, Cumhuriyetin hangi yokluk ve yoksulluklarla kurulduğunu kavramadan tek parti dönemini doğru şekilde değerlendiremezsiniz.

1923 yılında Cumhuriyet ilân edildiğinde ülkede tek fabrika yoktur. Sivas’tan öteye demiryolu yoktur. Halkın yarısı salgın hastalıkların pençesindedir. Okuma-yazma oranı erkeklerde % 7, kadınlarda ise binde 8. Doktor yok, hastane yok, mühendis yok, tarım yok. 12 yıl aralıksız süren savaşlar sonucunda evini, tarlasını, eşini, çocuğunu kaybetmiş bir halk… İşte Cumhuriyet’e Osmanlı’dan kalan miras budur ve ilk 15 yılda 46 fabrika kurulmuş, 3800km yeni demiryolu ve 4000km devletleştirilen demiryolu ile toplam 7800 km demiryolu yapılmış, uçak fabrikaları kurulmuş, okuma yazma oranı % 20’lere çıkarılmış ve en önemlisi salgın hastalıkların kökü kazınmıştır.

Eğer bugün veremden, tifodan, koleradan ölmüyorsanız Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki sağlık devriminin başarısıdır. Hastane kuyruklarını bitirdik diyerek sağlık devrimi yaptığını zannedenler tek parti dönemindeki devrimlerin büyüklüğünü anlayamazlar.

Atatürk 1938’de ebedi yolculuğuna çıkıp aramızdan ayrıldığında işte böyle bir Türkiye miras bırakmıştı. Bu dönemde iç isyanların olduğunu, 1929 Dünya ekonomik krizinin dünyayı kasıp kavurduğunu da unutmamak lazım. 1938 yılında zengin olmayan ama üreten, gelişen, gelecek için umut veren bir Türkiye vardır ve Dünya ekonomik krizinden 10 yıl sonra Türkiye’yi ikinci kez büyük bir sınav beklemektedir. 20. yüzyılın en kanlı, en zalim, yaklaşık 50 milyon kişinin hayatına mal olan 2. Dünya Savaşı…

Savaş demek açlık demektir, yoksulluk demektir, ekmeğe muhtaç olmak demektir. Hele bu savaş dünya çapında büyük bir savaş ise ister katılın ister katılmayın savaşın olumsuzluklarından etkilenmemeniz mümkün değildir. Bu yüzden “CHP zamanında ekmek karneyle dağıtılıyordu” diye boş boş konuşmadan önce hangi dönemde dağıtılıyordu bunu bilmek lâzım. Sadece bunu bilmek yetmez o dönemde dünyada durum nasıl bilmek lazım. Bunları bilmeden konuşmak kahve muhabbetinden öteye geçemez.

CHP dönemini anlatmadan önce gelin biraz geçmişe gidelim. Osmanlı döneminde savaş dönemleri nasıldı okuyalım. Karneyle ekmek dağıtımı sadece CHP döneminde mi olmuş yoksa geçmişte de bu uygulama yapılmış mı görelim. Hani tarihimizle yüzleşelim diyorlar ya buyurun size tarihle yüzleşme:

Bilindiği gibi 1. Dünya Savaşı Osmanlı’nın sonunu getiren büyük savaştır. Ayakta durmakta zorlanan imparatorluk şuursuzca savaşa sokularak yıkılmıştır.1914 yılında Osmanlı devletinin dış borcu 104.202.000 Osmanlı lirasıdır. Yıllık geliri 30.000.000 Osmanlı lirası olan imparatorluk, bunun 13.000.000 Osmanlı Lirasını borç taksitine ve faizine ödemektedir. Devletin nasıl bir çaresizlik içinde olduğunu anlayın… Bu şartlarda savaşa giren Osmanlı savaş başladığında Tekalif-i Harbiye komisyonları kurmuş, ordunun ihtiyacı için halkın mahsulüne tarlasına el koymuştur.

“Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte seferberlik ilan etmiştir. Ancak seferberliğin beraberinde getirdiği sıkıntılarla karşı karşıya gelinmiştir. Tarım alanında çalışan nüfusun  yüzde 80’i  askere alınmış, bu da tarımsal üretiminin azalmasına yol açmıştır. Ayrıca yurtdışından gelen tahıl ithalatı da savaş nedeniyle özellikle İtilaf Devletleri’nin Çanakkale Boğazı’nı kapatması ile sekteye uğramıştır. Örneğin savaştan önce İstanbul’da ithal edilen un miktarı 25 bin ton iken savaşın başlamasıyla 8 bin tona düşmüştür.” ( Zafer Toprak, İttihad-Terakki ve Cihan Harbi: Savaş Ekonomisi ve Türkiye’de Devletçilik, Homer Kitabevi, İstanbul 2003 s.127)

Savaşa bu şartlarda giren Osmanlı  zamanla sert önlemler almaya çalışmış ve bu doğrultuda şehirlerde ‘‘İaşe-i Umumiye erzak merkezleri” açılmıştır. Yani İnönü döneminde gerçekleştirilen karneyle ekmek dağıtımının aynısı… Demek ki neymiş karneyle ekmek dağıtımı İnönü dönemine özgü bir durum değilmiş değil mi?

Savaşın olumsuz şartlarını her geçen gün daha fazla yaşayan halk zaman geçtikçe yiyecek bir lokma ekmeğe bile muhtaç duruma gelmiştir. Aşağıda vereceğim temel gıda ihtiyaçlarının fiyatlarına ait  tablo o dönemdeki ekonomik sıkıntıları çok net bir şekilde gösteriyor. Bu rakamları çok dikkatli okuyun ve savaşın yıkıcı boyutunu anlamaya çalışın

 

Adsız9-1024x215Birinci dünya savaşı öncesi ve esnasında İstanbul’da bazı tüketim maddelerinin cari fiyatları (Yıllık ortalama kuruş)

1914 yılında ekmek 1,25 kuruş iken 1918 yılına gelindiğinde 34 kuruş olmuş… Düşünün en temel ihtiyaç olan ekmeğin fiyatı 4 yılda yaklaşık 30 kat artmış. Sadece bu bile  savaş döneminde çekilen kıtlığı göstermiyor mu?

“Örneğin serbest piyasada satılan ekmeğin fiyatı dört yıl içinde 27.2 kat, unun fiyatı 25.7, makarnanın fiyatı 30, sütün fiyatı 25.2 ve gazyağının fiyatı 93.3 kat artmıştır. Dikkat edilirse savaşın bitiminden hemen sonra fiyatlar düşme eğilimine girmiştir.” (Vedat Eldem (1994), Harp ve Mütareke Yıllarında Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomisi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1994 s. 50-51)

Osmanlı dönemindeki ekonomik durumu gördükten sonra İnönü dönemine geçebiliriz.  Ne demiştik? Savaş yokluk, açlık, kıtlık demektir. 2. Dünya savaşı ise 1. Dünya savaşından hem süre hem de yıkıcılık açısından daha büyük bir savaştır ve savaş başladığında Türkiye henüz 16 yıllık yeni bir devlettir. Böyle bir dönemde ekmekle karne dağıtılmasını geçin savaşa girmemek bile büyük başarıdır. 1. Dünya savaşında yapılan  hata tekrarlanmamıştır. Çünkü devletin başında 1. Dünya savaşında ve kurtuluş savaşında savaşmış, milletin nasıl sıkıntılar çektiğini görmüş bir asker vardır. Bu yüzden savaşın ne olduğunu bilmeyenler İnönü’nün 2. Dünya savaşı politikalarını anlayamazlar

Dünya savaşı sırasındaki ülke ekonomisi, I. Dünya savaşı sırasındaki ülke ekonomisinden kuşkusuz daha iyidir. Ama Türkiye II. Dünya savaşına girmediği halde savaşın sıkıntılarını yakından hissetmiştir. Savaşa girme ihtimaline karşı erkek nüfusun büyük bir bölümünün silâhaltına alınması ülkedeki buğday üretimini düşürmüştür.(Haldun Gülalp, Gelişme Stratejileri ve Gelişme Ideolojileri, Yurt Yayınları, Ankara, 1983 s.35)

Ülkedeki un üretimi azalınca buğday tüketimini kontrol altına almak için 13 Ocak 1942 de ekmek karnesi uygulaması başlatılmıştır. Burada gözden kaçırılan husus savaş şartlarında yaşanılan bir dönem olduğudur. Çevrenizde büyük bir savaş varken dünyaya kayıtsız kalamazsınız. Yarın bir gün savaşa girseydik ordunun yemek ihtiyacı nasıl karşılanacaktı? O zaman dünyada savaş varken sen niye önlem almadın demezler miydi? Elbette derlerdi. O halde bu saçma duygu sömürüsü niye? Karneyle ekmek dağıtımı her şeyden önce savaşa hazırlık için alınan bir önlemdir.

Adsız10

 

ulus-gazetesinde-ekmek-karnesi-haberi                                    20 Aralık 1941 tarihli Ulus gazetesi

ekmek-karne-2                                               Karneyle ekmek alan bir vatandaş

6719_7039-611x1024394 (1)x-x-x                                     2.Dünya savaşında dağıtılan ekmek karneleri

 

Peki, şimdi  şu soruyu soralım. 2. Dünya savaşında karne uygulamasını gerçekleştiren tek ülke biz miydik? Avrupa ve dünya çok refah içinde mi yaşıyordu? Tabi ki hayır. Eğer bir ülkede savaş varsa ne kadar güçlü olursanız olun hayatın güllük gülistanlık devam etmesi mümkün değildir. Her şeyden önce savaş olağanüstü bir durumdur. Böyle bir durumda üstelik savaşın tam ortasındaysanız hayat olağan devam edemez. İşte o dönemde dünyanın en güçlü ülkeleri olan ABD, İngiltere, Fransa ve diğer ülkelerden örnekler

c              2.Dünya savaşında İngiltere’de ekmek kuyruğunda bekleyen halk

a           2.Dünya savaşında İngiltere’de ekmek ve yiyecek karnesi örnekleri

İnönü ekmeği karneyle dağıttı diye saçmalayanlar 2. Dünya savaşı sırasında dünya devi İngiltere’de elbise ve ayakkabının bile karneyle dağıtıldığını biliyorlar mı acaba ? Hiç sanmıyorum:

vvzvsvsv                         2.Dünya savaşında İngiltere’de elbise karnesi örneği

b                          2.Dünya savaşında İngiltere’de ayakkabı karnesi örneği

Sadece İngiltere’de karne uygulaması olduğunu sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Dünyanın diğer büyük devletleri, Fransa, Almanya ve İsveç’te de temel ihtiyaçlar karneyle dağıtılmıştır


bddb-db
                                     2.Dünya savaşında Fransa’da kullanılan karne örneği

 

bdbdbbvbsvs                     2.Dünya savaşında Almanya’da kullanılan karne örneği

 

d                            2.Dünya savaşında İsveç’te kullanılan karne örneği

Şimdi sıkı durun.. Dünyanın süper gücü ABD de bile savaş zamanında karne uygulaması yapılmıştır. İnönü bizi ekmeğe muhtaç etti diyenlere duyurulur:

 

dndbedb                               2.Dünya savaşında ABD’de yiyecek karnesi örneği

 

e                             2.Dünya savaşında ABD’de petrol karnesi örneği

Osmanlı’nın 1. Dünya savaşındaki İaşe-i Umumiye Erzak merkezleri kurması, 2. Dünya Savaşında dünyanın süper gücü olan ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi devletlerin ayakkabıyı bile karneyle dağıtılması her savaşın ne olursa olsun devletleri zor durumda bıraktığını göstermektedir.  Şüphesiz ABD ve diğer büyük devletler aç kaldıkları için karne uygulaması gerçekleştirmedi. Bu uygulama savaş şartlarında alınan bir tür önlemdir. Tıpkı Türkiye’de ekmeğin karneyle dağıtılması gibi… Bu yüzden İnönü zamanında ekmek karneyle dağıtılıyordu diye duygu sömürüsü yapmadan önce bir kez daha düşünün…

TIBBIYELİ HİKMET

Tek Parti Döneminde Ekmek Neden Karneyle Dağıtılıyordu ?