Madde : 10 Cumhurbaşkanının Yardımcıları, Kendisine Vekâlet, Bakanlar Kurulu
“Cumhurbaşkanı, seçildikten sonra bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir. Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde, kırkbeş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.
Genel seçime bir yıl veya daha az kalmışsa Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimi de Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte yenilenir. Genel seçime bir yıldan fazla kalmışsa seçilen Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim tarihine kadar görevine devam eder. Kalan süreyi tamamlayan Cumhurbaşkanı açısından bu süre dönemden sayılmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinin yapılacağı tarihte her iki seçim birlikte yapılır. Cumhurbaşkanının hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve görevden alınır. Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, 81 inci maddede yazılı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde ant içerler. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan olarak atanırlarsa üyelikleri sona erer.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, Cumhurbaşkanına karşı sorumludur.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, Meclisteki siyasi partilerin, güçleri oranında komisyona verebilecekleri üye sayısının üç katı olarak gösterecekleri adaylar arasından, her siyasi parti için ayrı ayrı ad çekme suretiyle kurulacak onbeş kişilik bir komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturma sonucunu belirten raporunu iki ay içinde Meclis Başkanlığına sunar. Soruşturmanın bu sürede bitirilememesi halinde, komisyona bir aylık yeni ve kesin bir süre verilir. Rapor Başkanlığa verildiği tarihten itibaren on gün içinde dağıtılır ve dağıtımından itibaren on gün içinde Genel Kurulda görüşülür. Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte ikisinin gizli oyuyla Yüce Divana sevk kararı alabilir. Yüce Divan yargılaması üç ay içinde tamamlanır, bu sürede tamamlanamazsa bir defaya mahsus olmak üzere üç aylık ek süre verilir, yargılama bu sürede kesin olarak tamamlanır. Bu kişilerin görevde bulundukları sürede, görevleriyle ilgili işledikleri iddia edilen suçlar bakımından, görevleri bittikten sonra da beşinci, altıncı ve yedinci fıkra hükümleri uygulanır. Yüce Divanda seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakanın görevi sona erer.
Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, görevleriyle ilgili olmayan suçlarda yasama dokunulmazlığına ilişkin hükümlerden yararlanır. Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.”
Bu maddede de tartışılacak çok konu var. Ancak asıl karşı olduğum konu, Cumhurbaşkanının sahip olduğu yetkiler, dokunulmaz ve denetlenemez oluşu…
İktidar partisi, bunun aksini savunuyor.
Ancak hadi göster nerede var bu denetlenebilme özelliği denildiğinde sadece hamaset yapabiliyor:
“Denetlemeyi millet yapacak. Millet artık hükûmeti Cumhurbaşkanı eliyle doğrudan seçecek. Milletin seçtiği Cumhurbaşkanı diktatör olur mu?” gibi ipe sapa gelmez laf-ı güzâf ile güya durumu kurtaracaklarını sanıyorlar…
Halt ediyorlar!
Demek ki bugüne kadar T.C Hükûmetlerini başkaları seçiyordu. Demek ki bugüne kadar hükûmetler millet tarafından hiç denetlenmemişti…
Saçmalığın, hamasetin, eyyamcılığın daniskası!
CUMHURBAŞKANININ BU ANAYASA TASLAĞINDA DENETLENEBİLME ÖZELLİĞİ HEMEN HEMEN HİÇ YOKTUR.
Bu çok net!
Cumhurbaşkanının kaç adet yardımcısı olacağı meçhuldür. Cumhurbaşkanı yardımcılarının ve bakanların sadece Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olması da Meclisin dolayısıyla o dillerinden düşürmedikleri MİLLETİN devre dışı bırakılmasıdır. Ne yani millet Cumhurbaşkanı seçmekle yasama, yargı ve yürütmeyi meydana getiren herkesi de seçmiş mi oluyor?
BU DEMOKRASİ DEĞİL, DİKTADIR. TEK ADAMLIĞIN EN TUMTURAKLISIDIR. İŞTE MİLLETE YUTTURMAYA ÇALIŞTIKLARI DEMOKRASİ(!) BU!
Kimlerin cumhurbaşkanı yardımcısı olabileceği de belli değildir. Yani Azerbaycan Cumhurbaşkanı gibi, bizim seçeceğimiz cumhurbaşkanı da eşini, oğlunu, kızını, damadını, ya da bunların hepsini yardımcısı olarak atayarak bir hanedanlık oluşturabilir. Buna bir engel yok!
AYRICA CUMHURBAŞKANI YARDIMCILARI VE BAKANLARIN DA HERHANGİ BİR SUÇ İŞLEMELERİ DURUMUNDA AYNEN CUMHURBAŞKANI GİBİ, AYNI MİLLETVEKİLİ SAYISINA, AYNI ŞARTLARA TÂBİ OLMASI DA KABUL EDİLEBİLİR BİR DEĞİŞİKLİK DEĞİLDİR.
Böylece suç işleme serbestisi olan, ayrıcalıklı bir kast oluşturulmuş olmuyor mu?
Bizler bu taslaktaki açık noktaları tek tek belirttiğimizde iktidar sözcülerinin tepkileri genelde şöyle oluyor: “Yahu amma abarttınız, kim yapar Allah aşkına bu dediklerinizi?. Yapmazlar, yapmazlar…”
Örneğin Cumhurbaşkanı muhalefet partisinden gıcık olduğu milletvekillerini bakan yapıp, 2 gün sonra görevine son verse, bu milletvekillerinin hem milletvekillikleri düşecek, hem de 2 gün sonra işsiz kalacaklar. Böylece Cumhurbaşkanı muhalefete gözdağı vererek sindirmiş olmayacak mı?
“Efendim, yapmazlar böyle şeyler…”
Yahu kim garanti veriyor Allah aşkına? İlkel kabile devletleri, diktatörlükle yönetilen ülkeler haricinde nerede var böyle yetkiler?
BEYLER! ANAYASALAR, KANUNLAR, YÖNETMELİKLER TOPLUMSAL DÜZENİ SAĞLAMAK İÇİNDİR. YAHU, ANAYASADA KİŞİSELLİK OLUR MU? “AAAA, ÖYLE ŞEY OLUR MU, FALANCA KİŞİ ÖYLE ŞEY YAPMAZ”. BU LAF SAÇMALIĞIN DANİSKASIDIR VE ABESLE İŞTİGALDİR.
SEN YASALARINI, TÜZÜKLERİNİ, YÖNETMELİKLERİNİ BÖYLE AÇIK NOKTALARI OLMAYACAK ŞEKİLDE OLUŞTURACAKSIN VE CEZAÎ MÜEYYİDELERİ, DENETLENEBİLİRLİĞİ BAĞIMSIZ KURULUŞLARIN ELİNE VERECEKSİN Kİ, SEÇİLMİŞLER AKILLARINA GELEN ŞEYTANCA ŞEYLERİ UYGULAMAKTAN ÇEKİNSİN!
Sayın Muharrem İnce’nin “Neden Hayır” adlı kitabında dediği gibi:
Tarihimizde bütün yöneticilerimiz Fatih Sultan Mehmet, Atatürk değildir. Tarihimizde Deli İbrahimler de var…
Devam edecek…
Uğur GÖRGÜLÜ
06 Nisan 2017 – Gaziantep