Türkiye REAYASI için ATATÜRK belki de yüzyılın en büyük şansıydı. Aslında ATATÜRK sadece Türkiye’nin değil tüm Ortadoğu coğrafyası hattâ ezilen tüm ulusların kaderini değiştirebilecek ilâhî bir yardımdı.
ATATÜRK’ün, REAYA yani “HAYVAN SÜRÜSÜ” olarak yaftalanan bir insan topluluğundan bir MİLLET yaratma çabalarını gören ezilmiş uluslar da ümitlenerek O’nun ilkelerine sarılıyordu. 2007 yılında Pakistanlı şair Muhammed İKBAL’in oğlu Cavit İKBAL ile yapılan bir röportaj yayınlandı. Pakistan’ın bağımsızlığı için çok büyük bir mücadele vermiş olan baba İKBAL ile ATATÜRK’ün fikirleri, temel alanlarda önemli paralellikler arz ediyordu. Son yüzyılın tartışmasız en büyük İslâm düşünürü İKBAL bu nedenle hayatı boyunca ATATÜRK’ü dualarla anmış ve O’na olan sevgisini dile getirmişti. Aynı röportajda
Cavit İKBAL babası için bakın ne diyor:
“Güney Afrika Müslümanları 1933’te babama gelip, uzun ömürlü olması için dua ettiklerinde, babam onlara şöyle demişti: ‘Ben yapacaklarımı yaptım. Artık benim için değil, Mustafa Kemal ve Muhammed Ali Cinnah için dua edin.”
Büyük şair Mehmet AKİF de mealen aynısını söylememiş miydi?
Peki, kim başarılı oldu, ATATÜRK mü BATININ ŞER İTTİFAKI mı?
Gelinen noktada görüyoruz ki, Müslüman olduğu iddiasındaki ülkeler yüce İslâm’ın peygamberi Muhammed’e de, İKBAL’e de, Mustafa KEMAL’e de inanılmaz bir hıyanet ve nankörlük içindeler.
Haçlı imalâtı “DİNCİLİK” belâsı ne yazık ki ne İKBAL bıraktı ne de Mustafa KEMAL…
Mal mülk, para, makam mevki, güç ihtirası ile gözü dönmüş Emevî’nin 1000 yıllık halefleri bugün Cenab-ı Peygamberin getirdiği dini yok ettiler. Kur’an’ın yerine koydukları MİŞNALARLA, TALMUDLARLA katran zifiri pislik dolu yeni bir din icat ettiler. Çünkü dinci için hiçbir kutsalın, hiçbir değerin önemi yoktur.
DİNCİNİN BİR DİNÎ İNANCI ve İMANI ASLA OLAMAZ!
DİNCİNİN TAPTIĞI TEK TANRI PARADIR!
Peki, Haçlı zihniyetinin korkusu neydi? Neden Ortadoğu ile, İslâm’la bu kadar uğraşmaktaydı?
ABD ve AB ülkeleri kanı bozuk ve seks manyağı Arabın elinde petrol gibi bir güç olmasına rağmen onların genlerindeki arızalardan yararlanarak kontrolleri altına almıştı. İngiliz yapımı VAHHABİLİK, İslâm’ın yerine kotarılmış, Lawrence gibi birçok misyonerin çabalarıyla Arap ülkeleri başlarına getirilen kukla diktatörlerle tamamen Batı’nın hegemonyasına girmişti…
AMA BATININ EN BÜYÜK KORKUSU ATATÜRK DEVRİMLERİNİN IŞIĞI İLE AYDINLANMIŞ ÇAĞDAŞ, UYGAR, ÜRETKEN ve YILLAR İÇİNDE NÜFUSU 100 MİLYONU BULACAK BAĞIMSIZ, ANTİEMPERYALİST ve BATIYA HER ALANDA KAFA TUTACAK, BİLİMDE SANATTA İLERİ GİTMİŞ, ORTADOĞU’YA DA ÖNDER OLABİLECEK ve ORADA BATININ KURDUĞU SÖMÜRÜ DÜZENİNİ ALLAK BULLAK EDEBİLECEK POTANSİYELE SAHİP GÜÇLÜ ve LAİK BİR TÜRKİYE’NİN VARLIĞIYDI!!!
BATI İŞTE BUNDAN KORKUYORDU; ELİNDEKİ GÜCÜ KAYBETMEKTEN!
Ancak korkulan olmadı. Zira Türkiye Halkı, zoraki de olsa ULUS olma yolunda ilerlemekteyken birden REAYA olduğunu hatırladı ve 1950 yılında tekrar fabrika ayarlarına döndü. Ne de olsa 650 yıllık köleliğe ve din baskısına olan alışkanlıklarını öyle 30 yılda silip atmak kolay değildi. Çünkü ATATÜRK çağdaşlığının önüne o iblis kazuratı dikilmişti yine:
DİNCİLİK!
DP’nin ilk icraatı Türkçe okunan ezanı arapçalaştırmak ve Köy Enstitülerini kapatmak oldu. Böylece AYDINLANMA MÜCADELESİ 1953 yılında duraksadı. Ve ondan sonra hep geriye gitti.
BATI GÖRDÜ Kİ, KORKULARI BOŞUNAYDI. ZİRA BU TOPRAKLARIN İNSANLARININ GENLERİ DE ARAPLARDAN AŞAĞI DEĞİLDİ. DİN, İMAN DEDİN Mİ HANGİ KALIBA İSTERSEN GİRİYORLARDI. KANIBOZUK HAİN BULMAK DA ARAP ÜLKELERİNDEN ÇOK DAHA BASİTTİ BU ÜLKEDE…
Ve karanlık başladı…
Devam edecek…
Uğur GÖRGÜLÜ
25 Şubat 2016 – Zugdidi (Gürcistan)