Türkiye, içte ve dışta onca sorunla cebelleşirken aniden kucağında bir referandum sorunu buldu farkındaysanız…
Tüm siyasiler işi gücü bıraktı referandumla yatıp referandumla kalkıyor.
Sayın Bahçeli’ye vahiy mi indi yoksa gece rüyasına giren aksakallı dede mi fısıldadı artık bilemiyoruz,bir sabah kalktı ve “Ülkeye Başkanlık Sistemi getireceğiz” dedi…
Efendim Bahçeli’ye şantaj yapıldı, Bahçeli, Sayın Cumhurbaşkanına tuzak kurdu…vs…vs.
Ben bu spekülasyonlarla hiç ilgilenmiyorum.
Hayatım boyunca da dedikodu yapmaktan çok, sonuç odaklı çalışmaya özen gösterdim.
Aslında temsili demokrasi benim de birçok yazımda kıyasıya eleştirdiğim, hatalı ve eksik yönleriyle zaman zaman sistemi kilitleyen ve bu haliyle ülkeye çok vakit kaybettirebilen yönetsel bir yapı…
O nedenle, Başkanlık sistemi önerisine hiçbir zaman önyargılı bakmadım hele işin içinde vatanın bekasını her türlü tartışmanın üstünde tuttuğuna inandığım MHP de olunca, ortaya çıkacak sonucu bekledim. Bu noktada belirtmeliyim ki, CHP’nin bu süreçte yer almasını çok istemiştim; ancak CHP ısrarla Başkanlık sistemine karşı çıktı ve asla çalışmalara katılmadı.
Neyse, konumuz bu değil. Ancak ilerleyen bölümlerde buna da değineceğim.
Günlerdir hazırlanan anayasa değişikliğini inceliyorum. Gerek iktidar yanlısı, gerekse muhalif kanallardaki tartışma programlarını pür dikkat izliyorum. Gördüğüm şu:
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLARAK ÖNÜMÜZE KONAN BU METİN BİR UCUBE!
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi Anayasa Değişikliği adı altında halkın önüne getirilen bu metinde de 12 Eylül 2010 referandumundaki metnin hazırlanmasında başvurulan yöntem uygulanmış…
Kimsenin hayır diyemeyeceği, ya da önemsemeyeceği, umursamayacağı ikincil konularla sözde anayasa değişikliğinde laf kalabalığı yaparak asıl amacı gizlemek!
O nedenle milletvekili sayısı altıyüze çıkıyormuş, milletvekili seçilme yaşı 18’e düşürülmüş, yargı bağımsızken bir de tarafsız olacakmış, boşverin bunları kardeşim.
Burada asıl mevzu Madde:8-12 arasında gizlenmiş…
Şimdi bu maddeleri inceleyelim:
MADDE : 8 Cumhurbaşkanının Görevleri:
1. Cumhurbaşkanı Devletin Başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.
2. Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder.
3. Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder.
4. Gerekli gördüğü taktirde, yasama yılının ilk günü TBMM’de açılış konuşmasını yapar.
5. Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise mesaj verir.
6. Kanunları yayımlar.
7. Kanunları tekrar görüşülmek üzere TBMM’ye geri gönderir.
8. Kanunların, TBMM İçtüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine iptal davası açar.
9. Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir.
10. Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usül ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler.
11. Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul eder.
12. Milletlerarası andlaşmaları onaylar ve yayımlar.
13. Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü taktirde halkoyuna sunar.
14. Milli güvenlik politikalarını belirler ve gerekli tedbirleri alır.
15. TBMM adına Türk Silâhlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder.
16. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir.
17. Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.
18. Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez.Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır.Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.
19. Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir.
20. Kararnameler ve yönetmelikler, yayımdan sonraki bir tarih belirlenmemişse, Resmi Gazetede yayımlandıkları gün yürürlüğe girer.
21. Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır.
Vayyyyyyy!!!! Başka bir şey kaldı mı? Cumhurbaşkanının yetkisinde olmayan başka bir şey kaldı mı baylar bayanlar soruyorum!
İnanın Osmanlı Sultanlarında, Mısır Firavunlarında ya da Hitler, Mussolini, Pinochet, Stalin gibi diktatörlerde bile bu kadar yetki yoktur!
Sırf bu madde ile TBMM hemen tüm yetkilerini tek bir kişiye, Cumhurbaşkanına devrediyor. Kendisi de göstermelik bir hâle indirgeniyor.
VE BUNU BİZE “MECLİSİ GÜÇLENDİRİYORUZ” DİYE YUTTURMAYA ÇALIŞIYORLAR.
BU ÜLKE HALKININ TEMSİLCİLERİNDEN OLUŞAN VE MİLLETİ %100 ORANINDA TEMSİL EDEN; ÜLKE KURMUŞ, DARBELER GÖRMÜŞ, KAPATILMIŞ, BOMBALANMIŞ GAZİ MECLİSİ, NEREDEYSE YOK HÜKMÜNE GETİRİP, EN FAZLA %51 İLE SEÇİLECEK TEK BİR KİŞİYE TÜM YETKİLERİ KENDİ ELİMİZLE VERMEYİ BİZE “DEMOKRASİMİZİ GÜÇLENDİRECEĞİZ” MASALIYLA KASKALLAMAYI PLANLAYANLAR,
YAZIKLAR OLSUN SİZE BAŞKA NE DİYEYİM!
Eğer bu Anayasa değişikliği kabul edilirse biliniz ki, hiçbir kontrol mekanizması olmayan korkunç bir gücü tek bir kişiye vermiş olacağız.
Yukarıdaki maddeleri iyi okuyun, genel ifadelerle geçiştirilmiş olan örneğin “Milli Güvenlik politikalarını belirler” maddesi tek başına MGK, Bakanlar Kurulu, Ordu, MİT, Polis Teşkilâtını tek kalemde devre dışı bırakabiliyor. TEHLİKEYİ GÖRÜN, FARK EDİN!
Ordu başkomutanı sıfatıyla kafası bozulduğunda istediği ülkeye savaş ilan edebilir, orduyu örneğin İsrail’in üzerine sürebilir. BUNA ENGEL VAR MI?
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle istediği kararı çıkarabilir. Yarın, “Kadınlarla erkekler bir arada oldukları her yerde artık harem ve selamlık olarak oturacaklar” diye bir kararname çıkarsa buna kim engel olacak?
“Kıdem tazminatını kaldırıyorum” dese kim ne yapacak?
“Ülke zor durumda, herkes mal varlığının yarısını devlete bağışlayacak” dese ne yapacağız beyler soruyorum!
ENGELLEYİCİ GİBİ GÖRÜNEN TÜM O LAF KALABALIĞI SADECE GÖZ BOYAMAYA YÖNELİKTİR. ÇÜNKÜ İSTEDİĞİ ZAMAN OHAL İLAN EDEBİLİR VE OHAL ZAMANI AĞZINDAN ÇIKAN KANUNDUR.
BUNA KİM ENGEL OLACAK? ÇOĞUNLUĞU ELİNDE TUTAN VE HER BİR FERDİ CUMHURBAŞKANI TARAFINDAN SEÇİLMİŞ İKTİDAR PARTİSİ MİLLETVEKİLLERİ Mİ? HİÇBİR YAPTIRIM GÜCÜ OLMAYAN, DEMOKRASİCİLİK OYUNUNUN ACİZ FİGÜRANLARI DURUMUNA DÜŞÜRÜLMÜŞ MUHALEFET MİLLETVEKİLLERİ Mİ? HEMEN TAMAMI CUMHURBAŞKANI TARAFINDAN ATANAN ANAYASA MAHKEMESİ ÜYELERİ Mİ? KİM?
Siz hâlâ bu referandumu parti seçimi gibi düşünün, zaten onların istediği de o!
Siz hâlâ bu referandumu “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’a EVET” ya da “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’a HAYIR” diye algılayın. Zaten onların algı operasyonlarıyla bizi soktukları mecra da o!
16 NİSAN 2017 ANAYASA REFERANDUMUDUR, PARTİ SEÇİMİ DEĞİL!
16 NİSAN 2017 MEVCUT CUMHURBAŞKANI SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A EVET YA DA HAYIR SEÇİMİ DEĞİLDİR!
16 NİSAN’DA BU ÜLKENİN YÖNETİM ŞEKLİNİ OYLAYACAĞIZ.
CUMHURİYET’E DEVAM MI YOKSA DİKTATÖRLÜK MÜ, BUNA KARAR VERECEĞİZ!
BUNUN PARTİSİ YOK!
BUNUN SAĞCISI, SOLCUSU, ORTACISI, DİNCİSİ, LİBERALİ YOK!
BUNUN ASLINDA TELÂFİSİ YOK!
O NEDENLE LÜTFEN ÖNÜMÜZE SÜRÜLEN MADDELERİ İYİ OKUYALIM, İYİ YORUMLAYALIM…
Devam edecek…
Uğur GÖRGÜLÜ
02 Nisan 2017 – Gaziantep