Güneşin kızıl okları görününce ufuktan
Çiğ taneleri damladı kalın damarlı yapraklardan
Bir erkek istiridye dişiye dönüştü…
Somon sürüsü tatlı sulara yöneldi…
Ve hayat başladı yeniden tüm görkemiyle…
Nerede bir mutsuzluk ürkütürse kırlangıçları
Kapatıverir işgalci serçeleri kendi eski yuvasında…
Nerede bir ümitsizlik yeşerse boz bulanık dalgalar arasında
Kopar gelir dağların zirvesinden kartallar bir uçum…
Sen yuvanda mutlu mesut beklerken akşamı bak neler oluyor Dünya’da
Çizmiş yolunu onlar değişmez döngülerini yaşıyor.
Mutfaklardan yükselen soğan kokularında tüm günün yorgunluğu…
Yarıyor karnını güneş, telaşlı gölgeler akşamın alacasında
Kim bilir ne heyecanlar büyüyor evlerin kapılarına yaklaştıkça
Kim bilir ne sevinçler,
Ne korkular var orda burda katıksız…
Buzdan dev sarkıtları eriten
Çatılarda antenler sıcak mı sıcak…
Dertlerini anlat ki derman olayım dedi ağları çeken bilge balıkçı
Yuvamı yok etti uzaklar dedim
Ellerimden aldılar, koyu yeşil sularda kaybolup gitti
Hep erteledim, hep erteledim, hep erteledim hayallerimi
Şimdi artık vaktim kalmadı, telâşım bu dedim…
Sırdaşım, tek başına odalarda yalnızlığın hiçliği
İsyan etmiyorum ama onlar hep benden alındı
Engel olamadım,
Belki
Çok da uğraşmadım açıkçası…
Çünkü,
Ben başka bir hayat kurmayı bilmiyordum,
Yanlış yaşadım.
Bir bavul anılarım, bir omuz çantam.
Şimdi küçüldü ellerim, buruştu artık…
Soğuk dumanlarda yiten ümitlerim,
Gitti ebediyen yarım kaldım…
Uğur GÖRGÜLÜ
12 Aralık 2015 – Zugdidi(Gürcistan)
Ben hala ulkemi izliyorum, belli konulara hassasiyet duyan, ulkemdeki genclerin gelecegi icin umidini kaybetmeyen ama daha ciddi bir seyler yapmak için uğraşan biriyim.