Adına tam evrim demese de, evrime ilk vurguyu yapan, ne ilginçtir ki, Darwin’den 1000 yıl kadar önce yaşamış bir İSLÂM bilginidir. Sekizinci yüzyıl sonlarında Basra’da doğan El-Cahiz’in en ünlü eserlerinden biri Kitab el-Hayavan (Hayvanlar Kitabı)’dır. El-Cahiz bu kitapta, yaşadıkları çevrenin canlıların hayatta kalma olasılıklarına etkisini incelemiş ve evrim kuramının ilk örneklerinden birini ortaya koymuştur. Malezya İslam Üniversitesi öğretim görevlisi Dargan, El-Cahiz’in Darwin’den bin yıl önce evrimi gözlemleyebildiğini savunan müslüman bilim insanlarından bir tanesi. Dargan’a göre El-Cahiz “hayvanların türlerinin devamını sağlayabilmesi için çevresel faktörlerin organizmalarını etkilediğini ve yeni karakteristikler geliştirebileceğini, üreme yoluyla bu karakteristikleri yeni nesillere aktardığını,” kısaca evrimi gözlemlemişti.
İslâm’ın bilimle barışık olduğu 9. yüzyılla 12. yüzyıl arasında El-Cahiz evrim teorisi üzerine kafa patlatmış ve eserler bırakmış tek bilgin değildi. İslam düşünce tarihinde unutulmuş ya da unutturulmaya çalışılmış başka düşünür ve alimler de, insanın kökenine ilişkin fikirler üretmişti. Yaratıcı tekâmül ya da Evrimci Yaratılış diyebileceğimiz bir görüşü savunan bu müslüman düşünürler bugün evrim teorisine inananlara da ışık tutmaktadırlar.
Bunlara verilecek en önemli örnekler, Cabir bin Hayyan, Nazzam, Biruni, İbn-i Miskeveyh, İbn-i Tufeyl, İbn-i Sina ve İbn-i Haldun olarak verilebilir. Aslında Mevlana da evrim teorisinin savunucularındandır.
İlginçtir ama Kur’an’da evrimi reddeden, ya da evrimle çelişen hiçbir ayet olmadığı gibi, evrime göz kırpan, evrimi çağrıştıran bir çok ayet bulmak mümkündür. Örneğin Enbiya 30 ve Nur 45’de yaşamın suda başladığı ve canlıların oradan karaya çıktığı yorumu pekâlâ yapılabilir. Nuh 14 ise : “Ve O, sizi halden hale (çeşitli hallerden) geçirerek yaratmıştır.” denilerek âdeta evrime vurgu yapılmaktadır. Bu arada şunu da belirtmek gerekir ki, Kur’an’da evrimin varlığına ters düşmeyecek (hatta destekleyecek) şekilde yorumlanması mümkün ifadelerin gerçeklerden değil de metaforlardan oluştuğunu ve her türlü yoruma açık olabileceğini de hatırlatalım.
O halde Muaviye İslâm’ının günümüz temsilcilerinin bağnazca yaklaşımlarının, yukarıda sayılan İslâm bilginlerinin evrim teorisi üzerine yaptıkları çalışmalarla ne kadar büyük bir çelişki içinde olduğunu görmemek için aptal olmak gerek. Bugün Darwin’in evrim teorisini okul müfredatından çıkaran zihniyet işte bu irticaî aptallığın göstergesinden başka birşey değildir.
Yani daha açık olarak demek istediğim, Kur’an’a dayandırarak İslâm Dini’ni evrime karşı gibi göstermek sadece YOBAZLIKTIR, GERİCİLİKTİR ve bu tipler, toplumda sahip oldukları ayrıcalıklı sınıfı ve dini istismar ederek kazandıkları paraları kaybedecekleri korkusuyla insanların dini tam anlamıyla öğrenmesini engellemek için alenen YALAN SÖYLEMEKTEDİRLER. Bu yalanlarını da evrim gibi bir gerçeği aşağılamak, küçük göstermek, hattâ dalga geçmek için o güdük akıllarıyla “BENİM ATAM MAYMUN DEĞİL, BEN MAYMUNDAN GELMEDİM” gibi saçma sapan ve eblehçe yorumlar yaparak desteklemektedirler.
Oysa hiçbir bilim adamı insanların şempanzeden, ya da maymundan geldiğini iddia etmez. Söylenen sadece aynı kökten evrimleştiğimizdir. Öyle olsa Dünya’da hâlâ maymunların yaşamasını nasıl açıklamak gerekecek ki?
Aslında bu cahil ve önyargılı güruhla tartışmaya girmemek gerek. Zira, insan da dahil olmak üzere şu an Dünya’da bulunan tüm canlı türlerinin gerçekte ara form ya da geçiş formu olduğunu söylesem tepkiniz ne olurdu?
Ya da evrimin canlı hücrelerine Tanrı tarafından kodlandığını ve asla şaşmaz yasalarla çalıştığını ve sürekli daha iyiyi bulmaya yönelik bir devinim içinde olduğunu iddia etsem hâlâ maymundan gelme saçmalığında ısrarcı olur muydunuz? Hâlâ, şu anki insan formunun son ve en gelişmiş form olduğu ve artık başka değişiklik beklenmediği savına saplanıp kalır mıydınız?
Şu husus iyice bilinmelidir ki, İslâm’ın 9. ile 12. yüzyıllar arasındaki o bilime ve sanata değer veren ve birçok bilim ve sanat adamı yetiştirdiği altın dönemin araştırmacılarından El-Cahiz’in ve diğerlerinin vurgu yaptığı evrimleşme, var olmanın bir vazgeçilmezi ve Tanrısal bir kanundur. Siz ne kadar reddetseniz de, günümüzden örneğin 100.000 yıl sonra, eğer insanoğlunun doymak bilmez rant hırsına yenik düşmez ve yok olmazsa Dünyada yaşayan bilim adamları yaptıkları kazılarda belki de o “evrim yoktur” diyen geri zekâlılardan birinin fosilleşmiş kemiklerine rastlayacaklar ve “İşte, işte aradığımız ara forma ait bir fosil!” diye çığlık çığlığa sevineceklerdir, emin olun!
Uğur GÖRGÜLÜ
03 Ağustos 2019 – Zugdidi (Gürcistan)