Şu 15 Temmuz darbe girişiminden sonra neyi farkettim biliyor musunuz; adı karşıma ilk çıktığı andan itibaren Fethullah Gülen denen şerefsiz vatan haininden hiç hazzetmediğimi… Hatta hiç unutmam, 1990 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kontrol mühendisi olarak çalışırken, kontrolluğunu yaptığım müteahhit firmanın bir çalışanı bana uzun uzun Hocaefendi(?!) hazretlerini anlatmıştı. Yüzünde hep bir müraî gülümseme, üzerinde hep bir sahte iyilik perisi edası vardı. Hiç beni etkileyemedi. Düşünün o tarihten kim bilir ne kadar bir süre önce bu aşağılık çete faaliyete geçmişti ve kim bilir kimler tarafından korunup kollanmaktaydı.
Oğlum Alper Antalya Koleji’nde okuyordu ve basketbolde çok iyiydi. Spor hocaları Alper’i okul takımına almışlardı. Mezun olmasına yakın peşimize Toros Koleji ya da yalan olmasın benzeri isimli bir lise düşmüştü. Telefonuma mesaj atıyorlar, hatta tanıdık öğretmenler vasıtasıyla zırt pırt arayarak ısrarla Alper’i bu okula vermemizi istiyorlardı. Basketbolda iyi olduğu için bize %100 burs vereceklerini eklemeyi de ihmal etmiyorlardı. Cevabım şu oldu: “Biz Kemalistiz, dinci bir okula çocuğumu bedava da olsa veremem. Bir daha aramayın.”
Kim bilir kaç çocuğu parasal güçlerini kullanarak kandırdılar ve kim bilir bu çocukların kaçı şimdi nerelerde ne yapıyor?
Demem o ki; “Alnı secdeye değiyor” kısır ve sığ yaklaşımına takılıp hiçbir zaman, koynunda engerek besleyen ve o yılan tarafından sokulduktan sonra “kandırıldık” bahanesine sığınan biri olmadım.
Hiçbir zaman işine geldiği sürece kol kola olduğum ortağımla sonradan ganimeti paylaşmakta ihtilâfa düşünce kanlı bıçaklı düşman da olmadım.
O nedenle şimdi şu aşağıdaki soruları sorma hakkını kendimde buluyorum:
Bu hain terör çetesi mensupları Türk Milletinin şerefli subaylarını, akademisyenlerini, saygın gazetecilerini sahte delillerle, kumpaslarla hapislere tıkarken “Bu davanın savcısı benim” diyenlerin acaba şimdi vicdanları sızlıyor mu?
Bu sinsi şer odaklarının çok tehlikeli olduğunu ve böyle giderse ülkenin başını belâya sokacağını söylediğimizde bizleri “Dinsiz, vatan haini, darbeci, Ergenekoncu” ilan edip devlet kademelerinde, askeriyede, polis teşkilâtında örgütlenmesini görmezden gelenler; “Ne istediler de vermedik” itirafıyla bunların bir zamanlar can ciğer kuzu sarması yoldaşları olduğunu açıkça kabullenenler; çeşitli vesilelerle Pensilivanya baykuşuna salya sümük yağ çekenler; acaba şimdi tv ekranlarına çıkıp bizlerden özür dilemeyi düşünüyorlar mı?
Neyse…
Bunca yıllık tecrübeme dayanarak son söz olarak söyleyeceğim şu; hayatımda gördüğüm en aşağılık, sefil, yalancı, sahtekâr ve ikiyüzlü yaratıklar, Allah adını kullanıp insanları dolandıran hırsız, soyguncu ve düzenbazlar, her türlü seks fantazilerini din kisvesine büründürüp normalleştiren seks manyağı sapıklar hep bu “Alnı Secdelilerden” çıkıyor.
Uğur GÖRGÜLÜ
22 Temmuz 2016 – Zugdidi (Gürcistan)
Sayın Uğur Bey,öncelikle sitenizin adına kanarak girmiş bulundum. Bu naçizane yepyeni (!) fikirlerinizle dolu yazınızı okumaya çalıştım. Başkalarını sığ fikirli olarak tarif ettiğiniz kısım çok doğru . Kemalizm ile kendinizi sığ bir alana sıkıştırdığınızı gözden kaçırmışsınız. Kahve köşelerinde düşünceli görünüpte boş boş bakan bir ömrü boşa geçmiş kimseler gibi ifade etmişsiniz. Son parağrafın başında tarif ettiğiniz özellikler temsil etmeye çalıştığınız zümre içinde uyanıklık diye tarif edilir. Siz bunu bile becerememişsiniz. İnsanların tek tip ve tek fikirde olduğu mahalle bile yokken siz hala bir ülke hayali kuruyorsunuz. Ben size katlandığım, size rağmen ileriye gittiğim zaman bir değer ifade edersiniz. Yoksa geriye baktığımda ne kadar ilerlediğimi gösteren bir referans noktası olmaktan öteye gidemezsiniz. Asker mantığı ile yerinde say marş komutunda takılıp kalmışsınız. Bir alnı secdeli olarak yazınızın bir çok yerine katılıyorum. Genelleme ifadeler hep bir yorum tarif eksikliği barındırır. Siz alnı secdesizler, zihni bulanıklar 90 yıldır bir kişinin yaptığını sandıklarınızla övünüp durdunuz. Siz hiçbir şey yapmadınız. Yapmadınız yine yapamadınız. Bunlarıda anlamazsınız ya neyse. Konuşsam tesiri yok, sussam gönül razı değil. Saygılarımla (!)
Sayın İsmail Hayat,
Öncelikle, içeriğine hiç katılmasam da, nazik ve harika eleştiriniz için son derece mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Sizin gibi küfretmeden fikir beyan eden bir alnı secdeli bulmak kolay olmuyor. “Osmanlı Türk müdür?” yazısındaki yorumlara bakınca ne demek istediğimi anlarsınız:))
Sevgili Hayat, ah gönül neler yazmak istiyor da, açıkça yazamıyor nedeni bu! Malum sebeplerden dolayı… O nedenle üstün körü genellemelerle geçiştiriyorum işte… Tek bir yazıya göre değerlendirmeyin, sitemde din ve politika ile ilgili çok yazı var. Umarım girdiğinize pişman olmazsınız, bu beni üzer; mühendislikle de ilgili yazılarım var onlara da bir göz atın. Zira benim nezdimde karşıt fikirli olup da gerçekten “düşünce sahibi” olanların ve düşüncelerini temiz bir Türkçe ile aktaranların çok farklı bir yeri vardır. Yeniden yazmanız ve tartışabilmemiz dileğiyle… Saygılar