23-ekim-2011-van-depremi_29973Bölüm-I

Van’da ardarda meydana gelen 2 deprem açıkça gösterdi ki Türkiye,1999 depremlerinden hiç ders almamış. Hatta o kadar ki, 7.2’lik depremden sonra oluşması son derece olağan 5.6 büyüklüğündeki bir artçı sarsıntıda bile kaderci ve boşvermişçi yapımız yüzünden, içine girilmemesi gereken hasarlı binalara girildiği için, insanlar ölebiliyor. Bunun adı ne, bu vurdumduymazlığa karşı ne yapılabilir, gerçekten bilemiyorum.

5.6’lık artçı sarsıntıda yerle bir olan Bayram Otel’in sahibi Aslan Bayram bakın ne diyor gazetecilere:

“4-5 tane mimar arkadaş geldi. Bütün kolonları incelediler. ‘Evinizde çatlama var ama burada hiçbir şey yok’ dediler. Binada giydirme vardı, ancak bütün kolonlarımız çıplaktı. Hatta bizim otele bir müşteri geldi. Düzce depreminde kontrolör bir adam. Otelde kalacağı için kendisi inceledi. ‘Burada güvenle kalabilirsiniz, hiçbir sıkıntı yok’ dedi. Haram olsun hiçbir şey yoktu. Sadece bazı duvarlar kırılmıştı. Kirişler ile kolonlar arasında çatlaklar vardı ama öyle dağılma falan yoktu. Bütün demirleri kalın burgulu demirdi. O zaman babam Rusya’dan getirmiş demirleri. Biz de evlerimizde yatmıyorduk, otelde kalıyorduk. Bir şey olsa ben orada yatmam.”

Bu iş bu kadar kolay mı, bu kadar basit mi, inanın aklım almıyor! Yani, çıplak gözle, hem de mesleği MİMARLIK olan bir grup, üstünkörü bir incelemeyle 7.2 büyüklüğünde ve oldukça yüzeye yakın meydana gelen bir depremde önemli ölçüde hasar görmüş bir otele “Sağlamdır, hiçbir şey olmaz. Burada gönül rahatlığı ile kalabilirsiniz” güvencesini hangi bilimsel verilere dayanarak bu denli kesinlikte verebilmektedir? Demek ki onca kelli felli profesörler, deprem uzmanları boşuna okumuşlar, araştırmışlar,kafa patlatmışlar…

Türkiye’nin en büyük sorunu işte bu. Bizim insanımız “Bilmiyorum” ya da “İncelemeden, test etmeden kesin bir şey söylemek yanlış olur” diyemiyor. Bunu erkekliğine yediremiyor. Bilmediği, anlamadığı bir konuda fikri sorulduğunda kesin bir yanıt vermezse arkasından “Ne biçim mühendis/mimar bu ya. Bir halttan anladığı yok” yüzeyselliğinde dedikoduların muhatabı olacağını biliyor; o nedenle de sanki hayatı patlamış, çatlamış kolonları incelemekle geçen bir uzman edasıyla kendisine gösterilen binaları inceliyor(?!) ve kesin hükme varıyor! Sonra da işte bunlar oluyor.

1982 yılından beri, taşıyıcı elemanları, depremlerde ya da durup dururken çatlayan resmî ve özel binalar için incelemelerde bulunan ve raporlar hazırlayan bir inşaat mühendisi olarak bana da oturdukları evlerin “sağlam olup olmadığı” hakkında soru soran eş, dost tanıdığa “Aman bu Uğur da bir halttan anlamıyormuş. Bir de mühendisim diye ortalıkta geziyor” laflarını yeme pahasına da olsa “Çıplak gözle bir şey söyleyemem. Binanızın depreme karşı dayanaklı olup olmadığını ancak ayrıntılı bir teknik inceleme sonucu anlayabiliriz” diyorum. Çünkü doğrusu bu…

Fay Haritası

Fay Haritası

Gerçi Türkiye’de herkesin çok iyi anladığı, uzmanı olduğu 3 konu vardır: Futbol, inşaat ve hastalıklar…

Ülkemizde herkes Fatih Terim kadar iyi bir antrenör, Sezai Türkeş kadar iyi bir inşaat mühendisi, Mehmet Öz kadar iyi bir doktordur ve bir başkasının ne futbol bilgisini, ne mühendisliğini, ne de doktorluğunu beğenir. Onun için en iyi mühendis, en iyi antrenör, en iyi doktor kendi aklından geçenleri, yani duymak istediklerini söyleyenlerdir.

O nedenle sizlerin beni iyi bir mühendis olmamakla suçlama riskini göze alarak, duymak istemediğiniz gerçekleri söylemeye devam edeceğim:

Öyle her önünüze gelene, sırf içinizi rahatlatmak için “Bizim apartmanı bir incelesene kardeşim” diyerek fikrini sormayın. Sıvanmış ya da üzerleri çeşitli malzemelerle kaplanmış kolon ve kirişlerin sadece kalınlığına bakan birinin “Hmmm, kolonlarınız amma da kalın ve iri. Bu binaya bir şey olmaz” yalanlarına kanmayın.

adrespatent-deprem-1

Ayrıca dedim ya; herkes biraz mühendistir. İllâ ki o apartmanın ileri gelenlerinden biri: “Bizim apartman çok sağlam yapıldı. Buna bir temel attılar ki sormayın gitsin. Gözlerimle gördüm kalın kalın demirler döşediler. Hem de burguluydu. Ayrıca bizim binanın zemini kaya” saçmalığındaki yorumlarına da fazla itibar etmeyin. Bilirim, beyniniz bu sözlere inanmak istediğinden hemen kanacaksınız ama bir binanın depreme dayanıklı olup olmamasında bunların çok da bir önemi yoktur. Kaya zemin üzerine çürük bir bina yapılırsa 6-7 büyüklüğündeki bir depremde o bina çok büyük hasar alacaktır. Temel demirleri zaten kalın olur; temel şeklini, demirlerin tekniğine uygun döşenip döşenmediğini, beton kalitesini bilmeden binanın sağlamlığı hakkında o denli emin olmamalıyız. Ayrıca günümüzde zaten nervürlü çelik haricinde inşaat demiri kullanılmıyor. Yani demek istediğim, bunlar zaten olması gereken şeyler…

Peki bir binanın sağlam olup olmadığını, depreme karşı dayanıklı olup olmadığını nasıl anlayacağız?

Bildiğimiz kadarıyla anlatalım:

Devamı Bölüm-II’de

19 Kasım 2011 Antalya