fft81_mf2060515

Şilep gözlüm
Kartal kaşlım,
Dağ bakışlım,
Gülüşüne kurban olduğum,
Küçüğüm,
Ne desem boş,
Ne yazsam yavan,
Beynimi altüst ediyorum,
Bulamıyorum daha iyisini,

Hep bir şeyler eksik kalıyor,

Olmuyor

Yetmiyor..

Ah benim elleri küçüğüm,
Kilitli kapılar ardındaki haykırışım…
Zindanlar dolusu umudum…
Küllenmiyor yiğidim
Küllenemiyor acın, yakıp geçiyor hâlâ
Kapkaralıklar ortasında bembeyaz bir  ışıktın
Seninle birlikte onu da yitirdim…
Artık uçurtmalar öksüz,
Misketler yetim…

Çok ölümler yaşadı,
Çok acılar gördü bu gözler
Hiçbiri bu kadar kanatmadı, hiçbiri bu kadar acıtmadı be çocuğum…
“İçin kor gibi yanarken susmak, acıların en beteridir” demiş Federico Garcia Lorca,
Istırap zırh gibi göğsümde, isyanlar volkan gibi sen gittin gideli
Ah be delifişeğim,
Tenine ten değmemiş masumum,
İnsanı yaşadığına pişman edenim,
Güneş bile üşüyor
Dağ bile eriyor utancından

Sen artık Türkiye’sin,
Tüm babalar senin baban,
Tüm anneler senin annen
Evlâdım
Oğlum,
Yüzüne bakmaya kıyamazken,
Nasıl kıydılar sana körpe fidanım, nasıl!
Biliyor musun?
Taşıyamadık seni kuzum milyonlar olduk yine taşıyamadık
O kadar ağırdın ki ezildik ,
Yerin dibine girdik be kömür gözlüm
Aslan parçam,
Delikanlım…

Ve sen Tanrım!
Sen!
Göstereceksen göster tanrılığını,
Daha ne bekliyorsun!
Bundan güzel fırsat mı olur!
Bundan uygun zaman mı olur!
Tan vakti gel bulut bulut,
Gel de dök gözyaşlarını,
Toprak yeşertsin binlerce BERKİN’i yine…
Ekmek olsun,
Misket olsun,
Uçurtma olsun yürek yürek,
Damarlarda can suyu…

Ve bir kartal sesi,
Rüzgâra yamanmış yapraklar
Taze ekmek kokusu
Ve pencerelerde gözlerim,
Asklepios’un nefesi,
Bir ümit işte,
Neyleyim..
Denize düşen misali…

Uğur GÖRGÜLÜ

21 Mart 2014 – Ceyhan