Son günlerde sosyal medyada bir video oldukça revaçta. Bana üç farklı arkadaşımdan bu bahsettiğim video geldi. Akşam Halk Tv haberlerinde de baktım aynı kısa film yayınlanıyor…

Efendim, sakalı göbeğine kadar yaşlı bir adam bir otomobilin içinde, “Eğer bugün abdestimizi alıp namaz kılabiliyorsak bu, Atatürk sayesindedir ve bu nedenle Atatürk’e karşı olmak çok büyük bir nankörlüktür” mealinde sözler söylüyor.

Halk Tv spikerinin ağzı kulaklarında… Bakışlarıyla, yorumlarıyla adeta “Bakın gördünüz mü, sakallı dede nasıl da Atatürk’ü övüyor. AKP’liler alın size bu kapak olsun” diyor.

Düşünsenize artık nelerle avunur olduk…

Nereden nereye geldik…

Bir hacı amcanın Atatürk’e övgüler düzmesine dört elle sarılıyoruz.

Neden mi?

Çünkü elimizde pek fazla birşey kalmadı da ondan…

Çünkü 16 yıl boyunca bu tiplerin Atatürk’e sövmesine alıştırıldık da ondan…

Çünkü Atatürk heykellerinin kırılmasını, taşlanmasını, posterlerinin çöplüklere atılmasını neredeyse normal saymaya, kanıksamaya başladık da ondan…

Şimdi bir sakallı çıkıp da Atatürk deyince şaşırıyoruz. Bunca yıldır alıştırıldığımız davranış biçimi yerine, böyle bir tipten, beklentimizin dışında bir tepki gelince afallıyoruz…

Yaşam alanlarımız o kadar daraldı ki; düşüncelerimizi, siyasi görüşlerimizi ifade edebileceğimiz mecralar o denli kısıtlandı ki, Atatürk’ün adının saygıyla anılmasının iyiden iyiye seyreltildiği bugünlerde sindirilmiş, korkutulmuş, umutsuzluğa gömülmüş yığınların adeta muzaffer bir komutan edasıyla sevinmeleri için işte böyle basit bir olay bile yetiyor. Bundan 15-20 yıl önce sakallı bir amcanın Atatürk’ü öven sözler sarf etmesinin bir haber değeri bile yoktu. O zamanlarda da vardı elbet Atatürk düşmanları ama durup dururken de kimsenin aklına Atatürk’ü övmek gelmezdi.

Bugün gelinen noktada, ikiyüzlü ve sahtekâr çevrelerin işlerine geldiğinde ya da zorunlu kaldıklarında sarıldıkları bir can simidine dönüştürülen Atatürk’e her fırsatta veled-i zina kiniyle bakan Vahhabî yobazlarının “O’nun ölüm saatinde kenefe gidin” hezeyanları, aslında kafalarının ardındaki gerçek düşüncelerin neler olduğunu ortalığa saçarken, O’na sövmenin çok daha fazla para ettiği bu ülkede arada tek tük bir sakallının çıkıp da Atatürk’ü övmesinin hakikatte hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Zira şu anda memlekette Atatürk’ün hayal ettiği gibi tek bir kurum, kuruluş, ahlâkî tek bir değer yargısı kalmamışken sen ortalığı Atatürk diye inletsen ne olur, inletmesen ne olur be kardeşim…

Yok yoksul bir ülkeyi 15 yılda Dünya’nın en saygın devletlerinden biri haline getirmiş bir liderin binbir emekle oluşturduğu eserleri hoyratça, pervasızca yok eden bağnaz zihniyete o kahrolası küçük çıkarları uğruna 70 yıldır ses çıkarmadan oy veren bu ülke insanlarının, Atatürk’ün adını ağızlarına almaya bile hakları yoktur.

Uluslaşma ve özgür bir birey olma yolunda zoraki ilerlerken bulduğu ilk fırsatta tekrar “raiyye” olmayı seçen bu toprakların ahalisi, cumhuriyetin kazanımlarını neredeyse ele geçirilecek bir ganimet gözüyle gören din istismarcısı haramilere 70 yıldır artan oranlarda oy veriyorsa ne Atatürk’ün değerini anlayabilmiştir, ne de O’nun gibi bir lideri hakediyordur…

En büyük korkum da ne biliyor musunuz; yandaş kanallardaki sözde “TARTIŞMA PROGRAMLARINDA(?!)” 24 saat yalan yanlış, düzmece, uydurma haber ve bilgilerle yeni bir tarih yaratmanın peşindeki bordrolu ve kadrolu yalakalarımızın maalesef hırpalamayı, yıpratmayı hatta itibarsızlaştırmayı bir ölçüde başardığı o 57 yıllık muhteşem macerayı, Atatürk’ün gerçek hikâyesini anlatmak Y-CHP’ye, ağzına çalınan bir parmak “Seni Cumhurbaşkanı yapacağız” balı nedeniyle muhtar bile olamayacak adamı başımıza belâ eden, şimdilerde de bilge adam payesine eriştirilen Deniz Baykal’ın hâmisi olduğu Halk Tv’ye kalmışsa vay halimize!

Sudan bahanelerle O’nun heykellerini, resimlerini ortadan kaldıranların makam mevki ile taltif edildiği bu nankör memlekette sen hâlâ Atatürk imzalı kalem, takvim, ajanda…vs. satma peşindesin ve bunu da bana Atatürkçülük olarak yutturuyorsun.

YAHU ATATÜRK’Ü BİR DEKORASYON ARACI HALİNE GETİRMİŞSİN,

KAZANÇ KAPISI YAPMIŞSIN,

SENİN ONLARDAN NE FARKIN KALDI KARDEŞİM SÖYLER MİSİN?

Neyse, içimi parça pinçik eden, kıyım kıyım kıyan, isyan ettiren konuya dönelim biz yine…

O, bu toprakların reayasına 10 gömlek büyük geldi; bence tanrısal bir şanstı, ancak Anadolu ahalisi sürü olmayı daha çok sevdi. Padişahın tebası olmaktan kurtulabilirdi, özgürce düşünüp, bilimin ışığında çalışarak, üreterek bağımsız yaşayabilirdi. Olmadı, maya tutmadı, devrimler, çağdaşlaşma, modernlik bizim 1000 yıldır köle olmaya alışmış yığınların kimyasıyla uyuşmadı bir türlü…Şapka da, ceket de üzerinde eğreti durdu. Hani derler ya eşek hoşaftan ne anlar. Suyunu içer tanesini bırakır. O hesap yani…

O nedenle Atatürk’ün sağlığında bile ihanet içindeydi zaten. Hiçbir zaman O’nu benimseyemedi; bulduğu ilk fırsatta hep aslına rücu etmeyi hayal ediyordu ve o fırsatı yakaladığında da Atatürk’ün sunduğu özgür ve bağımsız birey olma şansını elinin tersiyle itip hayallerinin peşine takıldı. Ee ortam da müsait, O’ndan sonrakilerin tamamı Atatürk’ün yeraltına gömdüğü mürteci yobaz çeteleriyle fingirdeşiyordu. Körün istediği bir göz misali…

Gerçek şu ki; Atatürklü yıllarda O’na alkış tutarken bile kafasının bir yerinde tekkelerde miskin miskin oturmayı özlüyor, şeyhinin elini eteğini öpeceği o günlere tekrar dönmeyi düşlüyordu bizim millet…

İnsan yerine konulmaya alışkın olmadığından zahir, onu aşağılayan, haklarını elinden alan, cahil ve fakir bırakan din pazarlamacısı aşağılık hainler ona hep daha cazip geldi. Toplumda yok sayılmak, ezilmek inandığı dinde ona kaderi olarak dayatıldı. Nedendir bilmiyorum ama çok büyük yığınlar Atatürk’e değil, bu safsataya inandı ve sürüleşti. Kafka’nın ünlü DÖNÜŞÜM romanında anlattığı Gregor Samsa gibi iğrenç bir böceğe dönüştü. Böcek sürüleri halinde yaşamak daha kolaydı çünkü…

Şimdi sen böyle bir toplulukta kalem, kitap satarak Atatürk’ü anlatmaya çalışıyorsun…

Bir hacı çıkmış Atatürk’ü övüyor diye bu halkın hâlâ Atatürk’e bağlı olduğunu sanıyorsun…

Halt ediyorsun…

KARDEŞİM BOŞUNA KENDİNİZİ AVUTMAYIN. ÜLKEDE ATATÜRK’ÜN ESAMİSİ KALMADI ESAMİSİ!

Atatürk asla ölmeyecek düşünceler bırakmıştı. O’nu izleyebilseydik şimdi kim bilir Dünya’nın kaçıncı büyük deviydik…

Ama sen ne yaptın?

O’nun yerine Ortaçağ karanlığını özleyen pis bedeviyi izlemeyi yeğledin… Hem de hayranlıkla…Kendi ırkını “Etrak bî idrak” diye yaftalarken, Arap’a “Kavm-i necip” etiketi yapıştırdın… Ya, inanmayan gitsin araştırsın…

O’nun eserleri birer birer yok edilirken gıkını çıkarmadığın gibi, fikirlerinin katilleriyle de kol kola girdin…

70 yılın sonunda tamamen yurtdışına bağlı bir ekonominin zehirli mızrağı ne zaman sana zarar verirse o zaman feveran ettin, ama o mızrak yan komşunu yok ederken umursamadın, hatta görmedin bile…

Çünkü acılara birlikte üzülen, sevinçlerde birlikte coşan bir ulus olamadın bir türlü, olamadın…

Sen Atatürk’e yüz çevirdiğin gün, bu sonu hazırladın ve başına gelenleri de dibine kadar hak ettin ey bu toprağın yığınları…

Sana hiç acımıyorum. Yerlerde sürünsen de, açlıktan gebersen de umurumda değil!

ÇÜNKÜ O’NUN ÇOK SEVDİĞİ, UĞRUNA ÖMRÜNÜ YARIM YAŞADIĞI SEN, O’NUN KATİLİSİN!

Uğur GÖRGÜLÜ
18 Aralık 2018 – Zugdidi (Gürcistan)