1-Faustİslam’ı dillerine pelesenk eden, o yüce bilgi denizini 2 karışlık bez parçasına, ya da biçimsel ritüellere indirgeyenler, “NAMAZ TÜRKÇE Mİ KILINMALI, ARAPÇA MI” saçmalığında boğulanlar ya da “DENİZE GİRMEK ORUCU BOZAR MI?” yüzeyselliğini aşamayanlar kim?

BEN SÖYLEYEYİM: HZ. MUHAMMED’İN SEVGİ ORTAK PAYDASINDAKİ, EŞİTLİK, ADALET, DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK, İNSANA SAYGI, BİLGİYE VE HAKKA HÜRMET BAZLI ÖĞRETİLERİNİ, YANİ GERÇEK İSLAM’I YOK ETMEK İSTEYENLER…

Bu çok derin bir konu aslında. Burada ancak kısa bir özet geçebiliriz.

İslâm, evrensel bir gözlükle incelenirse, Sümerler’den belki de Naakal tabletlerinden itibaren yüce Yaradan’ın insanoğlunun bilinç seviyesine göre gönderdiği birçok kitabın bir anlamda mütemmimi, toparlayıcısı, anlamlandırıcısıdır. Özellikle Tevrat’ın, İncil’in ve hatta Zebur’un, eski uygarlıklara ait tabletlerdeki ibret içeren bir kısım bilgileri kapsaması, Kur’an’da da ders alınması gereken bu tarihi olaylara atıfta bulunulması, Tanrı’nın daha önceden insanlığa armağan ettiği kitapların Kur’an’da da kutsal kabul edilmesi bunun en büyük delilidir.

KUR’AN ADETA, TÜM VAHYE DAYANAN KİTAPLARIN ANA ÖĞRETİLERİNİ KAPSAYAN BİR KÜLLİYAT GÖREVİ YÜKLENMİŞTİR.

Kur’an’ı anlamak, gösterdiği doğruları benimseyebilmek için bu engin bilgi kitabını insanların çok iyi analiz etmeleri, çok iyi değerlendirmeleri gerekmektedir. Kur’an sosyal devlet anlayışını, İNSANA VE ÖZELLİKLE KADINA SAYGIYI, laikliği ve sonsuz adaleti emreder. Gerçek Kur’an öğretilerini sezinleyebilenler, kelimelerin ezoterik anlamlarını çözebilenler –ki sayıları çok azdır- görmüşlerdir ki, Kur’an bir ders kitabı gibi insanlara TEKÂMÜL ETMELERİ İÇİN GEREKEN 5 BASAMAKLI MERDİVENİN ANAHTAR BİLGİLERİNİ SUNAR. DOĞRU, İYİ, SEVGİ DOLU, BİLGİYE SAYGILI, AKLINI KULLANABİLEN İNSAN OLABİLMENİN ŞİFRELERİNİ VERİR.

Tabiatıyla evrensel Kur’an öğretilerini hayata tatbik etmek isteyenlerin bunu gerçekleştirdiklerinde elde edecekleri gücü sezinleyen özellikle İngilizlerin, zaten Emeviler döneminde başlayan bozunmayı hızlandıracak müdahaleleriyle İslâm bugünkü garabet hale dönüşmüştür.

Dünyadaki “sözde” İslâm ülkelerine baktığımızda karşılaştığımız manzara, görebileceğiniz en cahil ve geri kalmış insan toplulukları olacaktır. Çünkü kendilerine “İslâm” yaftası yapıştıran ülkelerin dini İslâm değil, Evangelist Avrupa’nın ürettiği Vahhabilik’tir !

aaaaaa-975E-0409-9101İslâm’ın ilk yıllarında gerçek anlamını, ezoterik yorumunu yapanlar çok ilginçtir İskenderiye Kütüphanesi’nin Mısırlı rahipleri olmuşlar ve görmüşlerdir ki İslam adına kılıç sallayan araplar, İslam’ı değil İslam şemsiyesi altında siyasallaştırdıkları bir garip dinin savunuculuğunu yapmaktadırlar.

Bugünkü görünüm, o zamanki durumun iyiden iyiye vahimleşmiş halidir ve İslâm artık sadece siyasal güç elde etmenin bir vasıtası haline getirilmiştir. İnsanlar İslâm’ı sadece baş bağlamak, camiye gitmek, şalvar pantolonlar giyip takke takarak sakal bırakmak olarak addetmektedir. Bugün sapık ve sadist duygularını dinsel maskelere büründüren militanların oluşturdukları tedhiş çeteleri namaz kılmadığı için insanları kırbaçlamakta, Ramazan ayında sokakta su bile içmeyi yasaklamakta, yani insanları zorla şeklî ibadetlere mahkûm ederek bir anlamda Tanrı’nın rahmetinden ve şefaatinden mahrum bırakmaktadırlar.

Kur’an, içeriğine vakıf olunacağına, gazel gibi ezberlenerek okunmakta, insanlarımız duydukları müzikle duygulanmayı din zannetmektedir. Ne tuhaftır ki din pazarlamacıları, Kur’an surelerini makamla okudukları “Kur’an Ziyafetlerinde(?!)” aslında Allah resulünün kesinlikle reddettiği bir şeyi; “Kur’an’ı tabulaştırmayı” yani Kur’an’ı putlaştırmayı, dinsel şovları, tapınma törenlerini başka bir “din” haline getirerek neredeyse Allah’a şirk(=eş) koştuklarının, Allah’ın “Oku ve öğren” emrine karşı geldiklerinin farkında değillerdir.

Nihayetinde, İslam dininin özünün sindirilmesiyle, toplumsal kalkınmanın, adaletin, barışın tesis edileceğinden ve ekonomik anlamda güçlü bir yönetim anlayışı kuracak namuslu, dürüst, doğru yaşam bilgilerini benimsemiş kaliteli ve eğitimli insan topluluklarının dünya liderliğine soyunacağından korkan evangelistlerin son derece plânlı ve uzun bir zaman dilimine yayılan çalışmaları sonucu İslam öğretisi, zaten içeriğine hiçbir zaman vakıf olamamış arapların elinde değiştirilip bir hurafeler ve ritüeller kompleksine dönüştürülmüştür.

demokrasi-islama-hakarettir-2208131200_mHıristiyanlar kilisenin baskısını 1600′lü yıllarda gerçekleştirdikleri Reform hareketi ile yok edip, bilime, araştırmaya yönelirken, aynı değişimi müslümanlarda göremememiz aslında tabi ki tam anlamıyla evangelistlere mal edilemez. Bunda, İslam’ı kendi sosyal statülerini güçlendirmek için maske olarak kullanan ruhban sınıfının elde ettikleri güç ve mevkii koruma içgüdüleri ile oluşturdukları hurafeler dini de VAHHABİLİĞİN tesisi için adeta gerekli zemini hazırlamıştır. Zaten İngilizlerin yıllarca İslam toplulukları içinde bir müslüman gibi yaşayan birçok casus görevlendirerek İslam’ı Kur’ansal kaynağından uzaklaştırmak için yerli işbirlikçilere makam, güç ve mevki sözü vermeleri ile İslam’ın yozlaşması ivme kazanmıştır. Tarihsel bir bakış açısıyla baktığımızda görüyoruz ki, özellikle İngilizlerin VAHHABİLİĞİ teşvik etmesiyle 19.yüzyıl sonlarından itibaren tüm İslam ülkelerinde Vahhabiliğin çeşitli versiyonları boy göstermeye başlamıştır.

Okumayı, araştırmayı, düşünmeyi emreden bir kitabı uyguladığını, yaşam biçimi haline getirdiğini iddia eden İslami topluluklar, ne tezattır ki dünyanın en cahil, en geri, en vahşi ilkel kabileleri halindedir.

İngilizlerin Vahhabiliği yayma çabalarının asıl nedeni, İslam’dan korkmaları, çekinmeleridir. Tabiatıyla kanları bozuk, sinsi, kaypak ve kalleş arapların içinde istemedikleri kadar işbirlikçi bulan İngilizlerin ekmeğine yağ süren hiç kuşkusuz gözlerini para ve makam hırsı bürümüş arapların yine bizatihî kendileri olmuştur.

Günümüzde İngiliz ve ABD’nin güdümündeki arapların bağımsız İslam Cumhuriyetleri halinde yaşadıklarını söylemek abesle iştigal etmektir.

Sınırları cetvelle çizilmiş bir sürü irili ufaklı sözde devletçik oluşturarak siyonist emellerini adım adım gerçekleştiren evangelistler için en büyük engel, doğal olarak Ortadoğu’nun en güçlü ülkesi, ATATÜRK’ün temellerini attığı LAİK Türkiye Cumhuriyeti’dir.

misir-aynasinda-islamcilar-demokrasi-ve-abdİslam dinini yanlış mecralara çekerek arapları köleleştiren, cahilleştiren ve böylece kolaylıkla güdecekleri sürüler haline getiren Yahudi ve onların destekçisi evangelist güçler karşılarındaki tek engeli de, aynı oyunu Türkiye’de tezgâhlayarak geçmeyi daha 1940′larda plânlamışlardır.

1950′lerde, ATA’nın Türk toplumuna layık gördüğü çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma amacını, kendi çıkarlarına zararlı gören ABD ve evangelist Avrupa ülkeleri ile işbirliğine giren DP hükümetiyle başlayan süreçte ne yazık ki günümüzde çok önemli mevziler karşıdevrimcilerin eline geçmiştir.

Hâkim emperyal güçler nasıl ki kaypak ve kalleş arapların içinde istemedikleri kadar işbirlikçi hain bulabilmişlerse ne yazık ki Türkiye’de de makam para ve güç sevdasıyla gözleri kör olmuş satılık hain bulmakta hiç zorlanmamışlardır.

Daha 1990′lı yıllarda Türkiye’de Vahhabi geleneğin savunucuları ABD ile yaptıkları pazarlıklar sonucu halkın gözünü boyayarak iktidarı ele geçirmeyi plânlamaktaydılar. Uzun süren pazarlıklar sonucunda Faust, Mefistofeles’e ruhunu satmıştı.

Bugün Türkiye artık bağımsızlığını yitirmiştir. Globalleşme adı altında tüm kaynakları sömürülmekte, tüm edinimleri birer birer elinden çıkmaktadır. Evangelist güçler, siyonist emellerini gerçekleştirmekte en önemli araç olarak “DEMOKRASİ”yi kullanmaktadırlar.

İSLAM ve DEMOKRASİ…

HER İKİ KUTSALIMIZ DA EVANGELİZM TARAFINDAN İÇLERİ BOŞALTILARAK YENİDEN TANIMLANMIŞ VE KENDİ ÇIKARLARINA HİZMET EDECEK ŞEKLE SOKULMUŞTUR. BU NEDENLEDİR Kİ BUGÜN BİZLER İSLAM’IN GERÇEK İÇERİĞİNİ DEĞİL NAMAZIN TÜRKÇE Mİ ARAPÇA MI KILINMASININ DOĞRU OLACAĞINI TARTIŞMAKTAYIZ…
BU NEDENLE ABD TARAFINDAN ÖNCEDEN SEÇİLMİŞ YÖNETİCİLERİN, ERZAK KÖMÜR DAĞITILARAK YAPILAN GÖSTERMELİK SEÇİMLERLE, ZATEN KOYUN SÜRÜSÜ HALİNE GETİRİLMİŞ İNSANLARIMIZA “SEÇTİRİLMESİNİ” DEMOKRASİ ZANNEDİYORUZ…

Bugünkü Türkiye’de yükselen değer olarak görünen İSLAM değil, İslam yerine ikame edilen EVANGELİZM, BİR DİĞER DEYİŞLE HRİSLAM’DIR. Bunun en büyük kanıtı, rahibelerle, tarikatlar, cemaatler tarafından satın alınmış cahil kadınlarımıza empoze edilen baş bağlama şeklinin, ufak tefek farklılıklara rağmen hemen hemen aynı olmasıdır.

Yandaş gazetelerde, satılık bir sürü tv kanalında, demokrasi havarisi kesilip özgürlüklerden, AB’nin, globalleşmenin erdemlerinden bahsedenler aslında ruhlarını şeytana satmış FAUSTLARDIR.

İŞTE İSLAM’I YOK EDENLER BU RUHSUZLAR, HER TARAFTA KOL GEZEN BU AŞAĞILIK FAUSTLARDIR.

Uğur GÖRGÜLÜ
28 Haziran 2014 – Ceyhan