Konuşurken pek farkında değiliz ama Türkçe, gerek kendine özgü farklı kullanım özellikleri ve gerekse dilbilgisi kuralları anlamında oldukça zor bir dildir ve Türkçemizi güzel kullanmak da gerçekten dikkatli ve özenli bir çaba gerektirir. Tabi biraz da sabır. Bizim ortaöğrenim dönemimizde Türkçe, Edebiyat, Kompozisyon gibi derslere çok önem verilirdi. Dikkat ediyorum da çoğu; mühendis, doktor, hukukçu olan lise dönemi arkadaşlarım Türkçe yazım kurallarını lise öğretmenlerimiz sayesinde –biraz da zoraki olarak- içselleştirdikleri, özümsedikleri için iyi bilirler. Ancak günümüz gençliğinin adeta “Türkçeyi katletme” seferberliğinin gönüllüleri olduklarını görmek inanınız beni kahrediyor, şaşırtıyor, umutsuzluğa sevkediyor. Bunda, hayatımıza girdiği ilk günden itibaren birçok alışkanlığımızı değiştiren bilgisayarın ve yarattığı bilgisayar kültürünün yadsınamaz bir etkisi var hiç kuşkusuz…
Eskiden yalnızca “chat”leşenlerin tembellikleri, bir tuşa eksik basmayı kâr sanmaları sonucu oluşturdukları bilgisayar Türkçesindeki bir garabetti; ancak şimdilerde anlı şanlı gazetelerimizde, en ünlü televizyon kanallarımızda da şu başa belâ “de-ki-mi” yanlışlıklarını içeren haber mesajları ya da magazinel yazılar sık sık boy göstermeye başladı. Ve işin en acı yanı da bu Türkçe katliamını kimsenin umursamaması! Daha da acısı bunları yazanların, yanlışlık yaptıklarının farkında bile olmaması!
Sadece mühendis/mimarların yazdığı bir sitemiz var: kalemizi.org. Dikkat ediyorum, sitemizde yazan bazı meslektaşlarım da maalesef bu “de-ki-mi” tuzağına yakalanmış; o nedenle bir Türkçe sevdalısı olarak bu konuya el atma zorunluluğu hissediyorum:
1-) “DE, DA” Kullanımı:
Türkçemizde en çok hata “DE”, “DA” kullanımında yapılmakta. Aslında ne zaman bir isme bitişik, ne zaman ayrı yazılacağını belirleyen kural son derece basit olmasına rağmen, artık önemsememekten midir, yoksa bilgi noksanlığından mıdır bilemiyorum, “DE, DA”ları hatalı yazmak neredeyse doğru yazılımın önüne geçti, hatta kurallaştı…
“Zaten Ata’mızın bize önemli miraslarından BİRİDE “Yurtta Barış, Dünya’da Barış” şiarıdır.”
“Bu konuda uzman olmadığımdan, her hangi bir görev YADA sorumluğum yok elbette.”
“Sorunlar ufak TEFEKTE olsa insanı mutsuz eden kırıntılardır.”
“BUGÜNDE bazı çevreler benzer boykotlardan bahsediyor.”
“SİZLERİNDE denk geldiğinizde izlediğiniz gibi sokaktaki insanlara sorular soruluyor.”
“Elbette ki, BİZLERDE farklı tespit ve görüşlere sahibiz.”
“Bana en ilginç GELENİDE birçok olayın hiçbir şekilde, sonuçlanmamış olsa da konuşma ORTAMINDA Kİ varlığını kaybediyor olmasıdır.”
Yukarıdaki örneklerin hepsi sitemizde yazan meslektaşlarımın çeşitli yazılarından alınmıştır. Son tümcedeki “ORTAMINDA Kİ” hariç hepsi yanlış kullanılmış “DE, DA”lar içermekte. Aslında başka hatalar da var ama bu yazının konusu olmadığı için onlara değinmeyeceğim. Şimdi konuyu derinlemesine irdeleyelim:
a- Bir Ek Olarak –DE, -DA :
Bilindiği gibi Türkçemizde ismin 5 hâli vardır:
Yalın hâli
-i hâli
-e hâli
-de hâli
-den hâli
Ne yazık ki, “dahi” anlamına gelen “DE” ile, ismin “DE” hâlini belirleyen “DE” eki birbirine çok karıştırılmaktadır. İsmin “de” hâli doğal olarak konumunu belirttiği isme bitişik yazılır, çünkü o bir EKTİR:
“Akşam EVDE görüşürüz.”
“Yarın ANKARA’DA toplantım var.”
“Bir sonraki apartman toplantısını SİZDE yapalım.”
Yazdığınız cümle eğer ismin “de” hâlini gösteren bir “de” içeriyorsa mutlaka “NEREDE” ya da “KİMDE”sorusuna muhataptır ve yanıtı da, sizin bitişik mi yoksa ayrı mı yazılacağı hakkında mütereddit kaldığınız “de”yi içeren sözcüktür.
Akşam EVDE görüşürüz. (Nerede? Yanıt: EVDE)
Yarın ANKARA’DA toplantım var. (Nerede? Yanıt: ANKARA’DA)
Bir sonraki apartman toplantısını SİZDE yapalım. (Kimde? Yanıt: SİZDE)
Şimdi bu kuralı yukarıdaki cümlelere uygulayalım:
“Zaten Ata’mızın bize önemli miraslarından BİRİDE “Yurtta Barış, Dünya’da Barış” şiarıdır.” (Nerede? Yanıt:?????- O zaman “BİRİDE” ne olacak?)
“Bu konuda uzman olmadığımdan, her hangi bir görev YADA sorumluğum yok elbette.” (Nerede? Yanıt: BU KONUDA- Peki “YADA”yı nereye koyacağız?)
“Sorunlar ufak TEFEKTE olsa insanı mutsuz eden kırıntılardır.” (Nerede? Yanıt:???)
Üstteki tümcede kafaları karıştıran husus sonu “k,t,p” gibi sert ünsüzlerle biten sözcüklerden kaynaklanmakta. “TEFEKTE”ki “TE” sanki tefek sözcüğünün“DE” hâliymiş gibi geliyor insana ama DEĞİL! Zira “NEREDE” diye sorduğumuzda afallayıp kalıyoruz. Bilindiği gibi sonu sert ünsüzlerle biten isimlerin “DE” hâlini kullanmamız gerektiğinde “DE” ekini, “TE” ya da “TA” şeklinde yazmalıyız. Burada yapılan hata budur.
Selim’e dün SOKAKTA rastladım. (Nerede? Yanıt: Sokakta; o zaman İsmin –de hâli)
SEPETTE 10 yumurta kalmıştı. (Nerede? Yanıt: Sepette; o zaman ismin –de hâli)
b- Bir Sözcük Olarak “DE, DA”:
Eskiden beri biliriz, “DAHİ” anlamına gelen “DE ve DA” ayrı yazılır. Nedeni, onun da bir sözcük olmasıdır. Eğer “Çanakkale” gibi, “Gecekondu” gibi birleşik bir isim oluşturmuyorsa her bağımsız sözcük AYRI AYRI yazılmalıdır. Peki “DE, DA”nın suçu ne? Kısa bir sözcük olması mı?
Yukarıdaki tümcelerin doğru hâllerini yazalım:
“Zaten Ata’mızın bize önemli miraslarından BİRİ DE “Yurtta Barış, Dünya’da Barış” şiarıdır.”
“Bu konuda uzman olmadığımdan, herhangi bir görev YA DA sorumluğum yok elbette.”
“Sorunlar ufak TEFEK DE olsa insanı mutsuz eden kırıntılardır.”
“BUGÜN DE bazı çevreler benzer boykotlardan bahsediyor.”
“SİZLERİN DE denk geldiğinizde izlediğiniz gibi sokaktaki insanlara sorular soruluyor.”
“Elbette ki, BİZLER DE farklı tespit ve görüşlere sahibiz.”
“Bana en ilginç GELENİ DE birçok olayın hiçbir şekilde, sonuçlanmamış olsa da konuşma ORTAMINDAKİ varlığını kaybediyor olmasıdır.”
Aslında “DAHİ” anlamına gelen “DE” deriz ama bu minik sözcük bazen “BİLE” anlamını da içerir.
“Sorunlar ufak TEFEK DAHİ (ufak tefek bile) olsa insanı mutsuz eden kırıntılardır.”
“BUGÜN DAHİ (Bügün bile) bazı çevreler benzer boykotlardan bahsediyor.”
Beni çıldırtan bir çifte yanlışlık da “DAHİ” ya da “BİLE” anlamındaki “DE, DA”nın özel isimlerle kullanıldığında üstten virgülle ayrılmasıdır ki, böyle bir şey yok hükmündedir!
“Sinemada AYŞE’DE vardı.” (Aman Allahım! Bu bir ucube!)
Doğrusu:
“Sinemada AYŞE DE vardı.”
Ve çok ünlü televizyon kanallarımızda özellikle magazin programlarında bir haber için altyazı geçilirken sık sık bu garabete rastlayabiliyorsunuz. Bu ne aymazlıktır inanınız aklım almıyor!
“DAHİ” anlamındaki “DE, DA”yı “k,t,p” gibi sert ünsüzler yüzünden “TE, TA” şeklinde yazmak da yanlıştır:
“Elbette ki farklı birçok SEBEP TE sıralanabilir.”
Doğrusu:
“Elbette ki farklı birçok SEBEP DE sıralanabilir.”
2-) “Kİ”nin Kullanımı:
Diğer bir hata kaynağı da şu zavallı “ki” sözcüğüdür. Ne yazık ki, “de, da”nın neden olduğu karmaşanın bir benzerine de “ki” kullanımında rastlarız.
“Gerçi yanlış hatırlamıyorsam, o boykotları yaptıktan SONRA Kİ yıl içinde ülkemde en çok satılan ithal aracın bir Fransız markası olduğunu biliyorum.”
“ORTADOĞU DA Kİ Akdeniz’e kıyısı bulunan İslam ülkelerindeki iç karışıklıkları iyimser gözlerle mi? Ürpererek mi? Görmeliyiz kestiremiyorum.”
“Bana en ilginç GELENİDE birçok olayın hiçbir şekilde, sonuçlanmamış olsa da konuşma ORTAMINDA Kİ varlığını kaybediyor olmasıdır.”
Yukarıdaki tümceler de yine sitemiz yazarlarının çeşitli yazılarından alınmıştır. Maalesef bunlarda da “ki” kullanımları hatalıdır.
a- Bir Bağlaç Olarak “Ki” :
Eğer tümcenizde “ki” kullanmanız gerekiyorsa ve bu “ki” bir bağlaçsa ve bağlaç da “ve” gibi, “ile” gibi bir sözcük olduğuna göre diğer sözcüklerden bağımsız olmalıdır; yani ayrı yazılmalıdır:
“ELBETTE Kİ farklı birçok sebep de sıralanabilir.”
“Gelen gideni aratır DERLER ki, bunun da istisnaları olur tabi.”
Bunun birkaç istisnası vardır: SANKİ, HALBUKİ, BELKİ, ÇÜNKÜ, OYSAKİ, MADEMKİ artık birleştiği, kaynaştığı ve adeta yeni bir sözcük oluşturduğu için ayrı yazılmaz.
Bağlaç olan “ki” bir sözcük olarak genellikle birbirine yakın 2 tümce arasında anlam ilişkileri kurar.
Çok çalışmalısın ki başarılı olabilesin.
Birinci tümce İkinci tümce
b- Bir Ek Olarak “-Ki”:
“Ki”, bir tümcede ek olarak kullanıldığında ya eklendiği sözcüğü bir “SIFATA” çevirir ya da ismin yerine geçen “ilgi zamiri” görevi üstlenir.
– Sıfat Yapan “-Ki”
Şimdi yukardaki örneklere bakalım:
“Gerçi yanlış hatırlamıyorsam, o boykotları yaptıktan SONRA Kİ (Doğrusu: SONRAKİ) yıl içinde ülkemde en çok satılan ithal aracın bir Fransız markası olduğunu biliyorum.”
SONRAKİ yıl : Hangi yıl? Yanıt: Sonraki yıl. Sonraki sözcüğü “Yıl” sözcüğünü niteliyor, yani bir SIFAT.
“ORTADOĞU DA Kİ (Doğrusu: ORTADOĞU’DAKİ) Akdeniz’e kıyısı bulunan İslam ülkelerindeki iç karışıklıkları iyimser gözlerle mi? Ürpererek mi? Görmeliyiz kestiremiyorum.”
ORTADOĞU’DAKİ İslam ülkeleri: Hangi ülkeler? Ortadoğu’daki İslam ülkeleri. Ortadoğu’daki sözcüğü aslında “Akdeniz’e kıyısı bulunan İslam ülkeleri” isim tamlamasını niteliyor, yani bir SIFAT.
Bu tümcede “Kİ” ile oluşturulmuş diğer bir sıfat daha var:
İslam ÜLKELERİNDEKİ iç karışıklıklar : Hangi iç karışıklıklar? İslam ÜLKELERİNDEKİ iç karışıklıklar. Yani SIFAT.
“Bana en ilginç geleni de birçok olayın hiçbir şekilde, sonuçlanmamış olsa da konuşma ORTAMINDA Kİ (Doğrusu: ORTAMINDAKİ) varlığını kaybediyor olmasıdır.”
Hangi varlığını kaybediyor? Konuşma ORTAMINDAKİ , Yani sıfat.
– İlgi Zamiri Olan “-Ki”
İlgi zamiri “-ki” tümce içinde, eklendiği sözcükte tıpkı isimlerin yerini tutan zamirlerin görevini üstlenir:
“Oturma odasına ablanın giysilerini koydum. SENİNKİLER kendi odanda.”
SENİNKİLER : Senin giysilerin. Burada “ki” zamir görevi üstlenmiştir ve giysi sözcüğünün yerini tutar.
“Annenin ELİNDEKİLERİ alsana.” ( Herhalde annesinin elindeki paketlerden bahsediyor.)
“YUKARDAKİLER yine çok gürültü yapıyorlar.” (Yukarıdaki komşular demek istiyor.)
3-) “Mi” Soru Edatının Kullanımı:
“De-Ki-Mi” içinde gerek yazılımı, gerekse tümcelere yüklediği anlamlar ölçütünde değerlendirdiğimizde en kolay anlatılabilecek olan “Mİ”dir, çünkü “Mi” sözcüğü her zaman ayrı yazılır ve birkaç özel kullanım dışında tümceye soru anlamı yükler.
“Bugün çocuğun okuluna uğradın mı?”
“Ahmet bu sahilden denize girmenin tehlikeli olduğunu bilmiyor mu?”
“Mi”den sonra gelen eklerin hepsi “mi”ye bitişik yazılır:
“Köpeği daha erken bir saatte gezdirmeyecek miydiniz?”
“Mi” soru edatı, yinelenen sözcüklerin arasında anlamı güçlendirme, pekiştirme amaçlı olarak, bazen de “-dığı zaman”, “-dığında” anlamlarında kullanılır:
“Sorular kazık mı kazıktı.”
“Üstü başı kötü mü kötüydü.”
“Şu üç manken oldukça güzel ama diğerleri çirkin mi çirkin.”
“Akşam oldu mu buralarda bir rüzgâr çıkar ki sormayın.” (Akşam olduğu zaman, akşam olduğunda)
“Şu konuları da çalışmayı bitirdik mi yatabiliriz.” (Bitirdiğimiz zaman, bitirdiğimizde)
Uğur GÖRGÜLÜ
25 Aralık 2011-Antalya